27 Aralık 2017 Çarşamba

Kitap en güzel armağan!

"Aynalar türlü türlüdür. Yüzünü görmek isteyen cama bakar özünü görmek isteyen can'a bakar."





Yetişkinlerin de Okuması Gereken Çocuk Kitapları




    Herkese merhaba. 2017 yılının şu son günlerinde hep aklımda olan ama bir türlü fırsat bulamadığım bir konu ile geldim bu kez. Şu aralar yeni yıl armağanları arıyor olabiliriz çokça. Sevdiklerimizi mutlu etmek aslında bir kitap kadar yakın hepimize. Her zamankinden farklı olarak bu kez çocuk kitapları ile sevindirmekte sıra sevdiklerimizi. Hadi başlayalım. Vaktimiz daraldı:)


1) Masal Masal İçinde


     Polisiye romanlarının muhteşem yazarı Ahmet Ümit bir çocuk kitabı ile karşımızda bu kez. Dilinin kıvraklığına ve hayal gücüne hayran olduğum sevgili yazar Ahmet Ümit öyle güzel bir çocuk kitabı ile karşılıyor ki okuyucularını büyüsüne kapılmamak elde değil. Babaannesinden dinlediği masalları kendi harmanlamış ve ortaya harika bir kitap çıkmış. Masallarla iç içe olmayı çok sevdiğimiz şu günlerde muhakkak okumanız tavsiyemdir. 









2) Ben Bir Gürgen Dalıyım


   Kurduğu her cümle kalplerde iz bırakan, düşündüren, son yıllarda kitaplarını sıkça çok satanlarda gördüğümüz güzel yazar Hasan Ali Toptaş'tan hüzünlü bir hikaye bekliyor bizleri bu kitapta. Kitabı bitirir bitirmez içimde öyle bir hüzün oluştu ki, gözlerimden akan yaşlara engel olamadığımı itiraf etmeliyim. Hatta acaba çocuklar için uygun olur mu ki diye düşünürken sonra dedim ki bu duygular hayatı boyunca hep onunla olacak. Önemli olan hüzün yokmuş gibi davranmak değil ki.. Bu duygularla nasıl baş edeceğini öğretebilmek çocuğa.. Her yetişkin muhakkak okumalı. 








3) Ah Bir Kedi Olsam !


 Paylaştığım tüm kitaplar romanlarını çok sevdiğim yazarlar tarafından yazılmış. Buket Uzuner de bunlardan biri. Kendisi biyolog. Yazdığı kitaplarda doğa sevgisi ve doğanın kıymetini çok güzel dile getiriyor. Bu kitaptan daha önce bahsetmiştim sizlere. Yine en az diğer paylaştığım kitaplar kadar güzel. Akıl almaz olaylar silsilesi. İster çocuklarınıza ister sevdiklerinize armağan edeceğiniz bu kitabı vermeden önce muhakkak siz de okuyun derim :)  









4) Momo 


Bende şu an okuyorum bu kitabı ama şimdiden daha sürükleyici bir kitap olduğunu hissettirdi bana. Momo kalıntılarda yaşayan küçük bir kız. Yerel halk Momo'yu çok seviyor. Çünkü o insanları gerçek anlamda dinlemeyi çok iyi biliyor. Aslında bir fikir vermiyor, yönlendirmiyor sadece çok iyi dinliyor. Öyle güzel duygular içeriyor ki kitap yılın sonunda bu kitaba denk gelmem beni yeni yıl için çok heveslendirdi. Her şeyin bir sebebi var. Bu kitaba denk gelmek bana güzel mesajlar veriyor. Buna eminim. Bakalım sonunda bizi ne maceralar bekliyor ;) 










Çocuk kitaplarıyla dolu bir yıldı benim için 2017. Her kitabın sonunda harika duygular hissederek kapadım kapağını ve her defasında kendimi çok ama çok şanslı hissettim iyi ki yolum kesişmiş ve iyi ki paylaşmışım okuduğum kitapları sizlerle. Yeni yılda yeni kitaplar ve yeni hikayelerle birlikte olmak dileğiyle. Belki sizlere yeni yıl armağanları adına fikir verebilmişimdir. Bu seneye bir çocuk kitabı okumadan veda etmeyin. Mutlu akşamlar, sevgiler ;) 



17 Aralık 2017 Pazar

Çocuk Kitabı: Ağaca Tırmanan İnek



AĞACA TIRMANAN İNEK


   Sakin bir pazar gününden herkese selamlar:) çok önceden okuduğum ama yeni kitapların da gelmesi ile kaynayan, aslında kaynamaması gereken çok kıymetli bir kitapla karşınızdayım bu kez. İsmi gibi, sonunda bıraktığı duygular da çok hoş kitabın. Sayfasını açar açmaz daha gördüğümüz o manzara bize sanki imkansız hiç bir şeyin olmadığının habercisi gibi;) 



  Bir şeyi merak etmekle başlıyor aslında her şey.. Merak eden insan araştırır, çabalar, öğrenmeye can atar, denemek ister. Merak olmadığında, heves etmediğinde insan elindekilerle yetinir sadece. Daha fazlası olduğunu hayal bile edemez. İşte bilimin temellerinin merak duygusuna dayanmasının en temel kavramı değil midir bu?

   Yeni şeyler öğrenmek dünyadaki en kıymetli duygulardan biri bence. Öğrenen insan ışıldar, ışıldayan insansa etrafındakilere bulaştırır o ışığını. Bilmek, bilmeyi istemek insanı yatağından kaldırmak için öyle büyük bir güç ki.. Bunu sizi anlayacak birilerine söyleyin. Ne demek istediğinizi çok iyi anlayacaklardır. Yaşamak anlamlıysa eğer; öğrenmeyi ve öğretmeyi çok sevdiğimizdendir bence. Her yeni günde, aklımın bir yerinde hiç gitmeyen seslerin en kuvvetlisi bana bunları fısıldıyor!





  Sizi kahramanınız Mötilda ile tanıştırmak isterim. O öğrenme aşığı bir inek. Denemeye, yeni şeyler öğrenmeye, keşfetmeye bayılıyor. Onun aklına gelen şeyleri, kardeşleri çok komik bulur. Saçma, Olmaz, diye onu hep terslerler. Bir gün Mötilda ağaca tırmanmaya karar verir. Kendine güvenip ağaca tırmanır. Bir de ne görsün orda kırmızı çizmeleri olan bir ejderha vardır. Hem de bu ejderha bir vetetaryandır. Bu ejderha hiçte öyle kitaplardaki gibi korkunç değildir. Onun hayallerini saçma bulmayan birini bulmuştu sonunda Mötilda. Ejderha ona uçmayı öğretir. Günler mutlulukla birbirini kovalar. Mötilda uçtuğunu kardeşlerine bahseder fakat tepkileri yine aynıdır. SAÇMA, İMKANSIZ, DAHA NELER!!! Mötilda'nın yine ortadan kaybolduğu bir gün kardeşleri onu bulmaya gider ve ağaca tırmanırlar. Gördükleri manzara onları hayrete düşürür. Tüm hayvanlar uçmaktadır. Onlar da bu macereya katılıp, imkansız denen şeyin aslında hiçte öyle olmadığını anlamışlar mıdır SİZCE? :) 

   Pearson yayınevinden çıkan bu kitap, okul öncesi çocukları için oldukça ideal. Bu serinin bir kaç kitabı da var. Onlar da incelenebilir. 
 
   Yol açık, çıkmasını bilene. Hayallerinin peşinden koşabilen nice güzel çocuklar yetiştirebilmek umuduyla.. Yepyeni bir kitapta görüşmek dileğiyle. Hoşçakalın! :)
 
 


   

12 Aralık 2017 Salı

Çocuk Kitabı: Duyguları Anlamak MUTLU



MUTLU



    Herkese merhaba. Musmutlu bir kitapla karşınızdayım bu sefer. Bir kitap nasıl musmutlu olur ki demeyin:) Eğer mutluluğu tarif etmeye çalışan cümleler varsa, nasıl mutlu olunur, mutlu olmak için ne yapılır gibi sorulara cevaplar da varsa, mutludur o kitap. 







    Yine sevdiğim 1001 çiçek yayınevi Duyguları Anlamak adlı bir seri ile karşımızda. 7 kitaptan oluşan bu serinin ben sizlere Mutlu kitabından bahsedeceğim. 

    Mutlu olmak herkesin en çok hayalini kurduğu duygu. Doğan Cüceloğlu mutluluğun tanımını şöyle yapıyor. 'Hayatımda değiştirmek istediğim herhangi bir şey yok.' Yani mevcut durumundan memnun olma hali. Hangi ortama girsek hep konuşuruz, tarifini ararız, öyle olmayı ararız, resmini çizmek isteriz:) Nedir bu mutluluk??? Haydi biraz düşünmeye ne dersiniz.... :)





   Duygularımızı en iyi ifade edebilmenin yolu onu tanımaktan geçer. Duygularımızı iyi ifade edebilmek ve olumsuz duygularla başa çıkabilmek bizim hayat kalitemizi yükseltmede en önemli etkenlerdendir. Bu beceriyi, çocuklarımıza ne kadar erken yaşta edindirebilirsek o kadar zorlukla baş edebilme dirençlerini arttırmış oluruz. Dolayısıyla bu seri sayesinde çocuklarınızla duyguları rahatlıkla konuşma fırsatı bulacaksınız.
   
    Herkes mutlu olmayı fazlaca hakeder. Ne ekersen onu biçersin!
    Birlikte mutluluğun fotoğraflarını çektiğiniz dostlarınızı sakın yanınızdan ayırmayın olur mu? :)

   Fazla söze gerek yok, aşağıda yazanlar çok kıymetli. Yeni kitapta görüşünceye dek ;)




4 Aralık 2017 Pazartesi

Çocuk Kitabı: Bal Arısı Tonton Serisi


"Başarmak için her şeye sahibiz. Başarabiliriz. Yeter ki biraz cesaretimiz olsun."



"Kimi zaman aradığımızı en yakınımızda buluruz. Ailen ve arkadaşların neredeyse, mutluluk oradadır."


BAL ARISI TONTON 

   

      Herkese kucak dolusu selamlar. Yılın son ayının ilk günlerinde, bu sefer bir kitap serisi ile karşınızdayım:) Hep çocuk kitaplarını niye bu kadar seviyorum ki diye düşündüğüm bir anda öyle bir kitap okuyorum ki, cevabı kitabın kapağını kapadığım an almış oluyorum bile. Yüzümde bir gülümseme hali.. Aslında hep bildiğimiz ama sanki birinin yeniden bize hatırlatsa hiç fena olmaz dediğimiz duygular canlanıyor ve ancak böyle masumca anlatılır diyorum. Öyle saf duygular ki.. 

   Zaman zaman kendimizi çok yalnız ve başarısız hissederiz. Kendimizi bu duyguya öyle kaptırırız ki iyice değersizleşir kendimiz gözümüzde. Olmazdır. Yapamayız zannederiz. Ama gerçek hiç öyle değildir aslında. Biz olmaz duygusunun negatifliğine öyle bağlanmışızdır ki orda kalmaya devam etmek hep daha kolay gelir. Ama inanın bana dostlar o güç içimizde. Sadece doğru zamanı bekliyor. Siz hiç ama hiç korkmayın, olur mu? :)

       " Kalbinin cesaretle attığı an,
      İçindeki sesi dinle
        Hissedeceksin
          Sen, sensin! "

Şimdi bu dizeler bırakın çocukları bir yetişkinin kalbini nasıl ısıtmasın, söyler misiniz :)




Uçmayı Öğreniyor



Bal arısı Tonton bir gün Domdom ve Bonbon'la karşılaşır. Bu iki arı Tonton ile sen asla uçamazsan ki  biz vızır vızır uçuyoruz diye dalga geçerler. Tonton çok üzülür ve evinin yolunu tutar. Yolda kız böceğine, uğur böceğine, karasineğe, tırtıl Cingöz'e, cırcır böceğine ben hiç uçamayacak mıyım? benim neden kanatlarım küçücük diye sorar ve hepsinden aynı cevabı alır.

- Üzülme! Zamanı geldiğinde sende uçacaksın.

Tonton'un tek ihtiyacı olan şey cesarettir. Doktor Hipokrat'tan cesaret şurubu ister. Doktor şurubu vermeden önce seni muayene etmeliyim der ve talimatlar verir. Bide ne görsün Tonton. Artık uçuyordur. Nasıl mutlu olur nasıl.. Meğer güç bizim içimizdeymiş tek ihtiyacımız olan biraz cesaretmiş... 




Mutluluğu Arıyor



Bal arısı Tonton mutluluğun nerede olduğunu bilmiyor fakat aramak gerektiğini biliyor. Bunun için cesareti var artık! Ailesini arkadaşlarını, tırtıl Cingöz'ü geride bırakarak annesinin hazırladığı ballı ekmeklerle mutluluğu aramak için dünya turuna çıkıyor.  Önce Londra'ya ardından New York'a ordan Paris'e yol alıyor. Gittiği her yerde güzel arkadaşlarla tanışıyor. Ama Tonton artık çok yoruluyor ve ailesini çok özlüyor. Şu an verilecek en doğru karar ailesinin yanına geri dönmektir. Ve Tonton öyle yapar. Ailesine sımsıkı sarılır. 

-Mutluluğun tarifi herkese göre değişir. Önemli olan onu kimlerle ve nasıl bulduğun :)




    İşte Bal Arısı Tonton serisi böyleymiş. Fuardan aldığım o çok güzel çocuk kitaplarından bunlar. Binbir Çiçek Yayınevinden çıkan seri iki kitaptan oluşmakta. İki kitabın içinde çok güzel şiirlerde var. Okul öncesi yaş grubuna hitap eden bu seriyi muhakkak edinin derim. Benden söylemesi;)

19 Kasım 2017 Pazar

Çocuk Kitabı: Düşünce Okuyan Kız Noona

" kalpten dudağa doğru yolculuk ederlerken, iyi sözcükler bazen kötü sözcüklere dönüşebiliyordu. Bu yüzden alınganlık etmemize gerek yoktu."




Düşünce Okuyan Kız Noona


      Hayatta bazı anların nasıl bir etki yaratacağını tahmin edemezsiniz. Eğer o yaptığınızın yolu açıksa sizin pek bir şey yapmanıza gerek kalmadan alır, yürür, gider. Siz sadece sevdiğiniz bir şeyi yaparsınız. Ya sonrası.. Kocaman bir gülücük:) İşte ben çocuk kitapları ile olan hikayemi tam da böyle açıklayabiliyorum.. Çok sevdiğim öğretmenim bana -aa bak bu tam senlik- diye mesaj atıyorsa, arkadaşlarım bu seminer sana çok hitap ediyor, bence kaçırmazsın diye yazıyorsa, öğretmen arkadaşlarım çocukları için fikir sahibi oluyorsa yazdıklarımdan benden mutlusu olabilir mi sizce?:) 


    Harika kitabıma geçmeden önce paylaşmak istediklerimdi bunlar.. Yepyeni haftayı, sıcacık bir kitapla karşılamaya ne dersiniz? 





   Hani bazen biz aslında öyle demek istememişizdir. Yanlış ifade etmişizdir aslında düşüncelerimizi. Arkadaşımızı kırmak niyetinde de hiç değilizdir ama nasıl olduysa durum o noktaya gelmiştir. Bu bizi üzer. İşte çocuklarınıza bu durumu anlatabileceğiniz tam da size göre bir kitap. 


    Noona'ya arkadaşı tıpkı flamingoya benzediğini söyler ve bu Noona'yı çok üzer. Annesine durumdan bahseder. Annesinin ona bir sürprizi vardır. Sihirli değnek.. Noona sihirli değneği eline alır almaz görür ki insanların söylediği şeyleri ve söylerken aslında ne düşündüklerini görmeye başlar. Bu muhteşem bir şeydir. İnsanların her zaman düşündüklerini söylemediklerini, söyledikleri şeyleri de aslında düşünmediklerini görür sihirli değnek sayesinde. Okulda da arkadaşları hoş olmayan sözler söylediklerinde aslında öyle demek istemiyorlar.Ve aklına gelir ki acaba aslında arkadaşı flamingo gibisin derken öyle demek istememiş olabilir mi? Bu durumdan arkadaşına bahseder. Evet, gerçekten de Noona sürekli pembe giydiği için öyle hissetmiştir arkadaşı. Sihirli değneğe gerek kalmamıştır artık. Çünkü Noona sihirli değneğe gerek kalmadan sihir yapmayı öğrenmiştir artık. Yaşasın..





Dostlarımızın bazen bizi kırdığını hissettiğimiz zamanlarda aslında durum hiçte öyle olmayabiliyor. Gidip sormakta, durumu anlamaya çalışmakta her zaman fayda var. Sihir kalbimizdedir belki:) 

Keyifli okumalar sevgili okurlar. Harika bir hafta bizi bekliyor olsun. Sihirli değnek kalbimizde;)

6 Kasım 2017 Pazartesi

Çocuk Kitabı: Hiç Hata Yapmayan Kız


"mahallede pek çok kişi Betül'ün adını bile bilmiyordu aslında. 'Hiç hata yapmayan kız' diyorlardı ona çünkü gerçekten de,  o hiç hata yapmıyordu."



Hiç Hata Yapmayan Kız




   Hepinize kucak dolusu sevgiler:) Yepyeni bir kitap yazısı yazmanın tam vaktidir dedim aldım sıcacık mis bitki çayımı, koyuldum klavyenin başına. Fonda İncesaz - Sevdayla Hesaplaşılmaz. Sakin bir gün, koşturmacasız, aman şunu da yapayımsız, telaşsız. Geceyi aldım yanıma, sesimi duyun istiyorum:)





   Öncelikle kitabımın elime ulaşması biraz zor oldu. Kargoya sonradan verilen kitap evde olmadığımız bir gün kapıya gelince biz ondan ümidi kesmiştik. Bir daha gelmezler, acaba iptal mi etsek siparişi derken bir gün aniden geldi:) ve bir çırpıda okudum ben, konusunu da çok sevdim. Bir de üstüne hafta sonu katıldığım kongrede Uzm. Psikolog İnci Göçer 'de kitabı önerince onaylanmış oldu hislerim.
 



    Hiç hata yapmamak mümkün mü?, kime göre hata?, nedir bu hata?, mükemmel olmak mümkün mü?, hatta gerekli mi? bu sorular dolanıyor kafamda.  Ne kadar korkarız değil mi hata yapmaktan? Ve korktukça daha da çok yaparız asıl ne ilginç. Elbette hepimiz insanız ve hata yapma gibi bir lükse sahibiz. Ben şöyle diyorum hep, hata yapıyorsak bir şeyler yapıyoruzdur aslında. Hiç bir şey yapmayan biri hata da yapmaz ki! Hata yapıyorsak işe yarıyoruzdur. İyidir hata yapmak:) 


   Ama kahramanımız Betül ise asla ama asla hata yapmaz. Matematik ödevleri eksiksizdir. Sabah uyandığında hep tam uyan çiftte çoraplarını giyer. Ayaklarını bir kerede ayakkabısına giyer. Yatağını toplamayı asla unutmaz. Hayranları vardır kapısının önünde bekleyen. Çünkü o 'Hiç Hata Yapmayan Kız' dır. Betül bir gün arkadaşları ile kek yaparken dolaptan getirdiği yumurtayı havaya uçurur. O da nedir? Betül mü o? Hayır olamaz, hemen yakalamalı. Yoksa Betül ilk hatasını yapacak mıdır? Tabi ki öyle olmaz ve Betül yumurtayı sağlam bir şekilde arkadaşına uzatır. Ama bir sorun var. Betül neredeyse bir hata yapacaktır. Bütün gün boyunca bu anı aklından çıkaramaz. Ve gün hata yapma endişesi içinde geçer. Ünlü kahramanımız Betül yetenek yarışmasına artık hazırdır. Sahneye çıkar ve kusursuz bir gösteri için yerini alır. O da ne???? Betül sahnede hata yapar hem de kocaman geri dönüşü olmayan bir hatadır bu. Şaşırır. Ama birden o haline gülmeye başlar. Tüm salon da onun gülüşüne eşlik eder. Betül farkeder ki hata yapmak öyle kötü bir şey değildir. Kimse mükemmel olmak zorunda değil. Artık kapısının önünde bekleyen gazeteciler yoktur ama olsun o çok mutludur. Hata yapmak güzeldir;)







   1001 çiçek yayınlarından çıkan bu güzel temalı sevimli kitabımız okul öncesi çocuklara hitap ediyor. Yayınevi iyi ki bu çeviri kitabı hayatımıza katmış. Yazarı Mark Pett ve Gary Rubinstein. Resimleyen ise Mark Pett. 

Yeni bir kitapta görüşmek dileğiyle. Aşağıya İncesaz'ın şu an dinlediğim şarkısını bırakıyorum. Dinleyin;) Sevgiler..







31 Ekim 2017 Salı

Ekim 2017 *




EKİM

     Kasım ayının ilk gününden herkese selamlar:) Planladığınızdan öte, dopdolu, yepyeni şeyler öğrenip sizi farklı noktaya taşıyacak insanlarla tanıştığınız harika bir ay olmuştur umuyorum ki Ekim ayı. Ben neler mi yaptım ? 




Dost Sohbetleri;

Benim için yeni ay yıllanmış dostlara kucaklamalarla başladı. Ne güzeldir hayatımıza değer katan o insanlar.. Keyifli muhabbetler, sıcacık hikayeler, mis bebek kokuları, yeni ev ziyaretleri, birlikte yeni mekan keşifleri.. Vedaha niceleri. Sık sık görüşmeseniz bile varlığını her daim hissedebileceğiniz dostlarınıza sıkı sıkı sarılın olur mu? 


Tiyatro;

Bu ay, yeni sezon başladı. Hem devlet tiyatroları hem şehir tiyatroları ve bir çok özel tiyatrolar perdelerini seyircileri için bir kez daha araladı. Sevdiğim etkinlikler arasında yer alıyor tiyatroya bileti almak ve biletini merakla aldığım oyunun geleceği günü beklemek.. :) Ayrıca tavsiyem; oyunları ön sıralardan izlemenin keyfine varmak isterseniz eğer, biletlerin satışa çıktığı ilk gün ve saati takip etmeniz. Devlet tiyatroları oyunun tarihine 13 gün kala saat 10.10 da bilet alımını açarken, Şehir tiyatroları ise; her ayın 19'unda yeni ay biletlerini satışa sunuyor. Aklınızda olsun;) 





Ben Çağırmadım ( Şehir Tiyatroları - Haldun Taner Sahnesi ) :

Yeni romanına konu arayan yazarın arkadaşları ile birlikte ruh çağırmasıyla başlayan olayları konu alan eğlenceli bir oyun. Haldun Taner sahnesini de görmek için bu sahneyi seçtim. Keyifli bir oyun.

Şahane Züğürtler ( Şehir Tiyatroları - Muhsin Ertuğrul Sahnesi ) :

Mükemmel oyunculukların sergilendiği, eğlendiren ve bir yandan ders veren akılda kalıcı bir oyun. Çar ve eşinin hizmetli olarak yaşadıklarını konu alıyor. Tavsiye ederim.

Saadet Hanım ( Şehir Tiyatroları - Reşat Nuri Sahnesi ) :

İzlediklerim arasından en çok etkilendiğim oyun diyebilirim. Mesleğimi anlatan bir oyun olması özelliği ile gözlerim dolu dolu izledim. Öğretmen bir annenin, bankadaki soygun sırasında  soyguncuların arasında oğlunun da olduğunu görmesi ile olaylar başlar. Çok beğeneceksiniz.

Hamlet ( Devlet Tiyatroları - Üsküdar Tekel Stüdyo Sahne ):

Bülent Emin Yarar'ın sahnede adeta devleştiği tek kişilik oyunu. Bilet bulmak zor. Saniyesinde tükeniyor. Hızlı davranın. Shakespeare etkileyiciliğinin, modern sahne tasarımıyla birleşip büyüleyici bir ambiyans oluşturmasına şahit olmak çok hoşunuza gidecek;)

Cehennem ( Devlet Tiyatroları - Üsküdar Tekel Stüdyo Sahne ) :

Daha bugün izlediğim oyunun konusu oldukça güncel. Sanal dünya ile gerçek dünya arasında gidip gelen ve izlerken kendinizi sorgulamanıza ve sonrasında konunun etkisini düşünmeye devam edebileceğiniz etkileyici bir oyun. Tavsiyelerimden.

Sunay Akın - Görçek

Keyifli sunumu ve engin bilgileriyle takdire şayan biri Sunay Akın. Oyuncak Müzesi ile ne kadar gurur duysak yetersiz kalır.. Sunay Akın'dan çok şey öğreneceğiniz bu etkinliği izlemek için daha ne bekliyorsunuz? :)

Purnima ve Sırlar Ormanı ( Devlet Tiyatroları - Küçükçekmece Sahnesi ) :

İlgi alanım olan çocuk kitaplarına ek çocuk oyunlarını da yazma kararı almıştım. Bu vesileyle izlediğim oyunu sizlere anlattığım yazımı okuyabilirsiniz.


Kitap Kargomda bu ay neler var?


Her ne kadar birikmiş kitaplarım olduğundan kitap siparişlerine ara verme kararı alsam da dayanamadım ve içinde en çok çocuk kitaplarının olduğu bi kargo hazırladım. Burda yazacağım harika, mis kokan kitaplarım var bol bol:)



*Nilay Örnek - Bütün İyiler Biraz Küskündür
*Judith Malika Liberman - Masallarla Yola Çık
*Judith Malika Liberman - Masallarla Terapi
*Dahiler Sınıfı - Steve Jobs
*Dahiler Sınıfı - Leonardo Da Vinci
*Dahiler Sınıfı - Einstein
*Sabahattin Ali - Üç Öykü
*Gemma Merino - Ağaca Tırmanan İnek






Eğitimler ve Söyleşiler;


GESS Turkey: Global Eğitim fuarında mesleki anlamda bana katkı sağlayacak eğitmenleri dinleme fırsatı buldum. Eğitimde noröbilim hakkında bilgi sahibi olmak öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini farketmeme sebep oldu. İyi ki ordaydım!


MATBEG Açık Uçlu Matematik Sorusu Yazma Eğitimi: İzmir'de günübirlik bir eğitimdi. Eğitime kabul edilmek beni ayrıca sevindirdi. Çoktan seçmeli sınavların yerini açık uçlu sınavlara bırakacağı önümüzdeki yıllar için kendi adıma epey fayda sağladım. 


Maker Faire 2017: Robotların ve kodlamanın önemini kavramak, bu işle uğraşanların ne gibi icatlar çıkardığını gözlemleyip, istifade edebilmek adına katıldığım fuardı. Her biri şahane eserlerdi! 





FujiFilm Fotoğrafçılık Workshop:  Sabah 10.30’dan akşam 16.00 ya kadar İstanbul’un en güzel yerlerini fotoğraflamayı, hem de bunu ücretsiz size dağıtılan makinelerle yapmayı ve bide bu çekimleri eğitmenlerle yapmayı kim istemez ? Bu workshop’u Fujifilm her cumartesi ücretsiz olarak düzenliyor. Haydi siz de vakit kaybetmeden kaydınızı yaptırın ve İstanbul’u bir de kendi fotoğraflarınızla görün ;)

Hande Çilingir - Girişimcilik Hikayesi: Girişimcilik hikayelerini dinlemeye bayılıyorum. Onların her bir cümlesi benim için ilham kaynağı. Tesadüfen denk geldiğim etkinlik, zorlu ulaşım koşulları, orda tanıştığım ve şahane hikayeleri olan insanlar birleşti ve o günümü unutulmaz kıldı. Hande Çilingir’e bir yerde denk gelirseniz muhakkak dinleyin! 

Judith Malika Liberman - Masallarla Yolculuk: Yaaaa böyle tatlı, böyle candan, böyle masalsı bir insan olabilir mi? ;) Nasıl güzel bi insansın sen Judith. Büyülü gibi. Masal gibi. Onu dinledikten sonra artık masal benim için bambaşka bişey. Yeni kitabını imzalatacağım günü iple çekiyorum;)


Yeni Mekan Keşfi:


Canım arkadaşım Ebru ile Fener-Balat turumuzdaki nice güzelliklerden biri Atölye Kafası Hangar keşfi. Aniden karşımıza çıkan ve bizi duvar grafitileriyle zaten çoktan mest eden bu kafeyi çok seveceksiniz. Her şey ahşaptan ve  her şeyi satın alabiliyorsunuz. Farklı atmosferi ve hoş müzikleri ile 
bu mekanı terk etmek istemeyebilirsiniz;)




Keyifli Uğraşım; Ebru


Çok uzun zamandır uğraşmayı istediğim ama vakit yokluğundan bir türlü başlayamadığım ebru hayalime bu ay itibariyle kavuşmuş ve hatta bir miktar da yol almış bulunuyorum:) Kitap tanıtım fotoğraflarıma kapak olan ebru çalışmalarımı izlemeye ve gelişimi gözlemlemeye devam etmeye ne dersiniz? :)


Güzel Anlar;


İzmir - Seferihisar seyahati:













İncesaz Konseri: Çok güzel bir ses Ezgi Köker. İncesaz ekibi.. O nasıl güzel müzik. Nasıl derinden etkiliyor insanı. Canlı canlı dinlemek hele bambaşka güzel. 





Karanlıkta Diyalog sergisi: Görme engeli olan biriyle İstanbul turu yapmayı hiç düşündünüz mü? Ama şartlar eşit. Siz de görmeyeceksiniz!! Ne çok zorluk yaşadıklarına şahit olduk ve artık daha dikkatli olma zamanı !

Fotoİstanbul - Sabit Kalfagil fotoğraf sergisi: 




Belgrad Ormanı Yürüyüşü: 





Ben Ekim ayına bunları sığdırabildim. Daha çok öğrenip, öğrendiklerimi daha çok hayatıma aktarabilmek hedefim. Hiç bir şey daha fazlasını yapabilmemize engel değil. Buna eminim. Fayda sağlayabildiysem ne mutlu bana. Haydi Kasım, bambaşka sürprizler ve güzelliklerle gel;) 




27 Ekim 2017 Cuma

Çocuk Kitabı: Sarıldığımız Gün





" Ekin ile babası sıkı sıkı, sımsıkı, saniyelerce sarıldılar. -Büyülü bir an- diye içinden geçirdi babası."




Sarıldığımız Zaman



    Selamlar herkese. Sıcacık bir öykünün yazısı ile karşınızdayım:) kitabın ismini görür görmez ısındım ona ve hemen alıp okumak istedim. Emindim okurken hikayenin beni böyle içine alacağına. Sizlere de bu sıcaklığı göndermeye ne dersiniz?:)


    Bazen hayatımızda öyle günler vardır ki, kendimizi başarısız, işe yaramaz, çok öfkeli hissederiz, kimsenin bizi anlamadığını ve çok yalnız olduğumuzu düşünürüz. Ve bu anlar öyledir ki; ısrarla o anda kalmak ve sonsuza kadar mutsuz olmak için sanki bataklığın içine doğru çekiliriz. Ve nasıl bir ironiyse düzelmesini de istemeyiz. İşte böyle anlarda sarılmanın sihirli bir gücü olduğuna inanmak, ona sığınmak en büyük çıkış kapılarımızdan biri haline dönüşebilir. Sevdiğimiz insanları hatırlamak ve onların varlığı için şükretmek böyle anların çabucak silinmesi ve  kendimizi iyi hissetmemiz için en güzel sebep değil midir?





    İşte Ekin böyle bir günde en çok annesinin ona sımsıkı, koşulsuz ve içten sarılmasıyla yenilenir. 
     

    Ekin güne korkunç bir rüyanın etkisiyle başlar. Huzursuzdur. Belli ki bugün kötü geçecektir. Okula isteksiz gider. Onu okulda kötü bir sürpriz beklemektedir. Matematik dersinden sürpriz bir sınav vardır. Zaten güne kötü başlayan Ekin, soruların hiç birini çözemez ve sınıftaki en kötü ikinci notu alır. O gün geçmek bilmemektedir. Diğer ders öğretmenleri bir hikaye yazmalarını ister. Ekin öyle güzel bir hikaye yazar ki öğretmeni tüm sınıfın içine onu gururlandıracağına bu hikayeyi sen yazmış olamazsın diye yargılar. Ekin çok ama çok üzülür. Bugünü belli ki hiç unutmayacaktır. Bide gün sonunda Emre'nin topu Ekin'in sırtına gelince tam olur ve Ekin ağlamaya başlar.. Annesi kapıdan içeri girer girmez daha durumu farkeder ve hemen Ekin'le konuşmak ister. 

"Herkesin moralinin bozuk, başarısız olduğu zamanlar olur ve hatalar yapar. Bazen olabilir böyle şeyler. "

diyerek kızını teselli eder ve sımsıkı sarılırlar. İşte o an Ekin büyülü bir anda olduğunu hisseder. Sarılmak ne güzel şeydir!! Babası, annesi ve Ekin hep birlikte harika bir akşam geçirip keyifsiz başlayan ama musmutlu biten güne veda ederler.

   
   Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Görkem Kantar Arsoy'un kitabı 6-7-8 ve 9 yaş grubu çocuklarına hitap ediyor. Çizimler ise Mert Tugen'in. Çocuklarınızla ailenin gücünden, koşulsuz sevgiden ve hayattan konuşacaksanız eğer bu kitap size yol gösterebilir. Kitabı birlikte okumanın ardından bu konular üzerine şahane bir sohbet edebilirsiniz. 


    Üzülmek, yenilmek, kırılmak hep bize ait duygular. Bunları hayatımızdan ayrı düşünemeyiz. Olacaklar elbet. Önemli olan bu duygularımızın bizi ele geçirmemesi. O yüzden hazır fırsatımız varken hep sarılalım, çok sarılalım. Hissettirelim bu güzel duyguyu sevdiklerimize, onları ne çok seviyoruz bilsinler sarılmanın gücü sayesinde.. İyi ki sevdiklerimiz yanımızda! Haydi şimdi herkes yanındakine sarılsın:) sevgiler!



22 Ekim 2017 Pazar

Çocuk Oyunu: Purnima ve Sırlar Ormanı





Purnima ve Sırlar Ormanı


      Herkese selamlar:) Bu sefer bir çocuk oyunu paylaşımı ile karşınızdayım. Çocuklarla ilgili her şey öyle hayatıma girdi ki, onlara ait kitaplar, oyunlar, belgeseller, aktiviteler, vb. . beni çok mutlu ediyor. Acaba ne öğrenebilirim diye merakla inceliyor, keyifle araştırıyorum. Vakit buldukça da çocuk oyunları izleyip, sizlerle paylaşacağım. Haydi başlayalım;)






      Öncelikle ilk kez bir çocuk tiyatrosuna gitmiş biri olarak şunu söylemeyelim, ortam cıvıl cıvıl ve rengarenk. Biz yetişkinler çok renksiziz onların yanında:) oyun boyunca hep bir ses hali tabi ki. Oyuncuların konsantreleri bozulmuyor mu acaba diye düşündüm ama onlar alışmış olmalılar bu duruma. Buna hazır çıkıyorlar sahneye belli ki. Oyuncular çok hareketliler ve işlenen duyguyu çocuklara vermek adına ciddi çaba sarfediyorlar. Veeeee kesinlikle çocukları çok ama çok eğlendiriyorlar;)

 

   Oyunumuzun kahramanı bir hint prensesi Purnima. Purnima sonsuz güzelliğin peşinde. Bir gün arkadaşı ona Wenteka dağlarının ardındaki Indra nehrinin suyundan içerse sonsuz güzelliğe kavuşacağı bilgisini verir. Bunu duyan Purnima çok sevinir ve kendini Sırlar Ormanında bulur. Bu ormanda kelebekler, sincaplar, filler arkadaşı olur. Her birinin hayat hikayesini dinler. Onların kalplerindeki güzelliği görür. İyi insan olmanın, insanları sevmekten geçtiğini farkeder. Hayvan dostları ona ibret alacağı hikayeler anlatır. Purnima bu yolculuğun sonunda nehre ulaşır ve suyu içer. Purnima sonsuz güzelliğe kavuşmuş mudur dersiniz ? Acaba güzellik diye aradığı şeyi bulabilmiş midir gerçekten ?




     İçinde keyifli dansların yer aldığı oyunu izleyen çocuklar çok mutluydu. Yaşları gereği kötü karakterlere karşı o kadar acımasızlardı ki o karakterlerin hazin sonlarına hunharca güldüler hep:) 55 dakika süren oyunu Devlet Tiyatrosu oyuncuları profesyonel bir şekilde sergilediler. Bilet almak için www.devtiyatro.gov.tr yi ziyaret edebilirsiniz. Çocuklarınıza renkli bir hafta sonu armağan etmenin en güzel yollarından biri tiyatrolar. Biletler tükenmeden etkinlik planlarınıza eklemeniz tavsiyemdir ;) yine bir oyunda görüşelim bence sevdim ben bu işi çünkü;) sevgiler...




17 Ekim 2017 Salı

Çocuk Kitabı: Yaratık Öğretmen



" sınıfta kontrolden çıkan bir şey var ve bu kez öğrenciler değil.. "




Yaratık Öğretmen


        Herkese merhaba:) haftanın ortasına doğru yol aldığımız şu vakitlerde yazımı yazmadan uyumak istemedim. Kendi adıma dopdolu bi günü geride bıraktım ve gelecek günlerin neler getireceğine dair planlar yapmaktayım. Sizler de durumlar nedir?

                      Bugün bambaşka bir kitaptan bahsedeceğim sizlere..

       Bu kitabımız diğerlerine oranla oldukça farklı. Komik mi demeliyim:) Domingo Yayınevi ne çıkarsa hemen alıp okuyayım istiyorum. Diğer çocuk kitaplarından farklı olarak, çocuklarda bir başka bakış açısı oluşturmayı hedefleyen çevirilere de hep bu yayınevinde rastlamak mümkün. Yine daha önce sizlerle paylaştığım "Bilim Tavşanı Şarlot" unda yayınevi Domingo. Hatta şu aralar taze çıktı bende hemen kitap sepetime ekledim. 3 güzel insanın; Steve Jobs, Leonardo Da Vinci ve Einstein ın hikayelerini çocuklar için özel yayınladı. En kısa zamanda sizlerle yazılarını paylaşacağım.

    
      Yeni nesil çocuk kitaplarında artık o gözümüze soka soka öğütler veren kitaplar tercih edilmiyor. Öyle her çocuk kitabı illa bir şey öğretecek diye bir kural da yok hem. Sadece eğlendiriyor olması da o kitabın alınması için bir sebep bence. Artık çocuk kitabı yazarları bu düşüncede. Ve bende sonuna kadar destekliyorum.





Haydi bakalım Yaratık Öğretmen neden bahsediyor ?



   Jake'i yeni sınıfına başlamanın heyecanı sarar. İlk gün müdüre hanımın kapısının önünde kayıt için beklerken onunla birlikte başka biri daha bekler. Ve Jake öğrenecektir ki bu yeni sınıfının yeni öğretmeni Bay Hyde 'dır. Tüm sınıf Bay Hyde'ı çok sever. Çünkü o bambaşka bir öğretmendir. Dersi eğlenerek işler ve çocuklar derste dileği gibi hareket edebilirler, özgürlerdir. Ama bir sorun vardır. Müdüre hanım "Kurucular Günü" için 5-B sınıfından bir gösteri beklemektedir. Sınıf koro şeklinde müdüre hanımın yazdığı kurallar şiirini okumak zorundadır. 5-B müdüre hanımdan nefret eder. Çünkü onun hep kuralları vardır. Tam tamına 145 tane. Bay Hyde yeni gelmesine rağmen müdüre hanıma söz verir ve yarınki gösteriye hazır olacaklarını belirtir. Her şeyin çok yolunda gittiği bir derste öğrenci Barnaby, Bay Hyde'ı öyle bir kızdırır ki, öğretmen kıpkırmızı kesilir, parlar veeeeee bir yaratığa dönüşür. Herkes ama herkes şok olur. Bu durumdan kimsenin haberi olmamalı. Yoksa müdüre hanım Bay Hyde'ı kovar. Ve Bay Hyde kovulursa eski sıkıcı öğretmenleri geri gelecektir. Asıl macera şimdi başlar. Bakalım 5-B nin dört öğrencisi Jake, Nora, Woodstock ve Barnaby'i sevgili öğretmenlerini kurtarabilecek mi? 

 



    Bu aralar biz biraz eğlenmek istiyoruz diyorsanız bu kitap tam sizlik;) Başka kitaplarda buluşmak dileğiyle. Hoşça kalın;)



10 Ekim 2017 Salı

Çocuk Kitabı: Küçük Cadı Şeroks



     "Hiç bir şey rastlantı değildir; her şeyin bir nedeni vardır. Tıpkı senin buraya gelmenin bir nedeni olduğu gibi. "


Küçük Cadı Şeroks


        Haftanın ikinci gününden herkese merhaba. Havaların hala güzel gittiği bu günleri çok özleyeceğiz. Sırf bu yüzden her nereye gideceksem yürüyerek gitmeyi tercih ediyorum. Sonraları çok üşüyeceğiz, bunu hissediyorum:)

  
     Yepyeni bir kitabım var yine. Canım Sibel Hoca'mın tatlış kızı Ayşe Melek elinden bırakamamış, çok keyifle okumuş. Onun güzel tavsiyesi üzerine hemen alıp incelemek istedim ve tabi ki bende en az Ayşe Melek kadar bayıldım.


    Kitabımızın yazarı Aslı Der, Boğaziçi Üniversitesi Felsefe bölümü mezunu. Kitabında da felsefenin derinliklerini görmek mümkün haliyle. Çok renkli ve keyifli bu kitabı okurken zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmadım diyebilirim:) Bu fantastik hikayenin büyüsüne kapılıp, çocuklardaki etkilerini hayal edip durdum. Eğer bir çocuk olsaydım neler hissederdim-i düşündüm. Beni Süsler Ormanı acaba nasıl etkilerdi ? Ya da Dağ Keçisi Lokta'nın görünmezlik sütü beni hangi hayallere sürüklerdi? Masallar Ülkesi'nin küçük sevimli cadısı bende olabilir miyim diye düşünen çocuk var mıdır? Bunlar geçti hep aklımdan. Onların hayal dünyalarındaki zenginlik biz yetişkinlerin asla erişemeyeceği kadar büyük.. Bunu görmezden gelmek düşünülemez.






   Ayrıca Aslı Der'i araştırırken Günışığı Kitaplığı'nın düzenlediği edebiyat konferansındaki konuşmasına denk geldim. Muhakkak yazıyı okumanızı tavsiye ederim. Linki paylaşıyorum.   

   3 kitaptan oluşan serinin ilk kitabı Küçük Cadı Şeroks. Bu beni mutlu etti. Çünkü diğer kitaplarda macera devam ediyor. Okudukça onlarda da bahsedeceğim sizlere.


     Kitabımızın konusu;


    Masallar Ülkesi'nde yeni masal üretilemez olmuştur. Bu duruma canı sıkılan Prens Hortim olaya el atar ve Şeroks'u huzuruna çağırır. Derhal onu dayısı Gonci'nin yanına Dünya'ya yeni masallar bulması için gönderecektir. Sevimli küçük cadı Şeroks bu duruma çok şaşırır ve hiç gitmek istemez. Ama yola çıkmak zorundadır.  İlk durak; Süsler Ormanı.

    Süsler Ormanı mükemmel bir yerdir. Rengarenk çiçekler, dost canlısı hayvanlar ve sıcacık bir atmosfer. Orayı herkes çok sever ama kibirli ve isteksiz Şeroks neden burada olduğunu sorgular durur. Tavşan Ozzi, yaşlı fil Pifona ve cüce adam Tilon ona öyle güzel bir ders verecektir ki, Şeroks hayatta her şeyin bir amacı olduğunu farkedecek ve belki de onun için önemsiz olanın aslında karşındakinin hayatını kurtarabilecek kadar kıymetli olacağını idrak edecektir. Süsler Ormanından, hem kendini geliştirerek ayrılıyor, hem de Masallar Ülkesi için masallar toplayarak..


   Şeroks, ikinci durağı Sabırsızlar Köyü'nde ise görünenin kişiyi yanıltabileceğini, olayı anladıkça aslının öyle olmadığını ve her zaman daha mantıklı bir yol olduğunun farkına varacaktır. Ve kendi bulduğu çözüme hayran kalarak, sıradaki durağı olan Büyük Kent'e gitmeye hazırdır. Buradaki arkadaşları dağ keçisi Lokta ve dev Kordora'dır.

 Son durak, Büyük Kent yani Dünya. Macera biter mi hiç? En keyifli olaylar bu bölümde yaşanıyor ve Şeroks burada dayısı Gonci'yi buluyor, Artavil'le tanışıyor. Sonunda Prens Hortim yaşananlardan mutlu olmuş mudur dersiniz? :) 








   Gülenay Börekçi, Aslı Der ile röpartajında " Onların Harry Potter'ı varsa bizim de Şeroks'umuz var." demiş. Çok haklı. Diğer iki kitabı da okuyup seriyi tamamlamak için sabırsızlanıyorum. Sizlerden de gelecek tavsiyeler olursa memnuniyetle okurum ve keyifle paylaşırım. Daha çok öğrendiğimiz nice güzel yarınlara.. Başka bir kitapta görüşmek üzere. Keyifli okumalar :)

Yazının bonusu bu şarkıyla yazıya veda :)



7 Ekim 2017 Cumartesi

Çocuk Kitabı: Beyoğlu Macerası


       Beyoğlu Macerası


                   Herkese merhaba. Ekim ayının ilk kitabıyla karşınızdayım. Bu kitabı sepetime eklerken böylesine keyifli bir kitap geleceğini ummuyordum. Vaaaauvv oldum:) Macera dolu, okurken eğlendiren, bir yandan da öğreten kitapları bulduğumuzda onları hemencik kucaklıyoruz:) Bu da onlardan biri. Sara Şahinkanat'ın daha önce iki kitabını yazmıştım sizlere. Yazarı o olunca tabi kitabın zaten kötü olması beklenmiyor:) 

   





                Kahramanımız bir bilgi avcısı. Yani bir tür ajan veya dedektif gibi bişey. İsmi Sinan. Maceraya sevgili köpeği Gezgin ile çıkıyorlar.. Onların çözmeleri gereken birtakım görevleri var ve belli başlı şifreleri çözerek görevi tamamlamaları gerek. Bir mektup gelir ve içinden bir harita çıkar. Şifreli mesajların olduğu harita bilin bakalım nerenin haritasıdır? Evet evet doğru tahmin ettiniz. Beyoğlu. Sinan ve Gezgin şifreli mesajları çözerek, haritada gitmesi gereken yerlere giderek oranın tarihi hakkında bilgi sahibi olurlar ve eğlenerek öğrenirler. Yol boyunca peşlerine takılan Şifre Korsanları da hikayemize renk katar.


      Kitapta geçen tarihi mekanlar şöyledir; 

* Taksim Meydanı
* Rumeli Pasajı
* Galatasaray Hamamı
* Hacı Abdullah Lokantası
* Çiçek Pasajı
* Balık Pazarı
* Galatasaray Lisesi 
* Saint Antoine Kilisesi
* Markiz Pastanesi ( en sevdiğim:) )
* Botter Apartmanı
* Galata Mevlevihanesi
* Tünel
* Ve Galata Kulesi





     Bu kitabı okurken tüm bu yerler hakkında aklımda yer edecek öyle güzel bilgiler edindim ki.. Okurken kendinizi oralarda geziyormuş gibi hissediyorsunuz, ama İstiklal Caddesinin şimdi ki halini düşünürsek keşke hep öyle kalsaymış diyerek iç geçirmeden de edemiyorsunuz. :(

   Kitabın içinden maceradaki şifreleri çözmeye yarayan karton bir anahtar da çıkıyor. Çocuklarınıza kitap okurken bir yandan da onlarda merak uyandırmak ve analitik düşünmelerine katkı sağlamak isterseniz fazlasıyla önerebileceğim bir kitap size. Devamı gelsin istedim bu serinin. Bu güzel yazarlar hep yazsın, bu yetenekli çizerler hep renklendirsin çocuk kitaplarını.. 

   Kitabın sayfalarına dikkatli bakarsanız çizimlerin arasında sürpriz sanatçılara rastlayabilirsiniz. Benden söylemesi:) çizimler ise Ayşe İnan Alican'a ait.

 Büyüklerin bile faydalanacağı bu keyifli kitabın yazısı da burda son bulsun. Başka kitaplarda görüşmek dileğiyle. Hoşça kalın :)

14 Eylül 2017 Perşembe

Çocuk Kitabı: İyi Geceler Bozi




İyi Geceler Bozi

 
      Yeni yaşımın ilk gününden herkese selamlar:) doğum günleri öyle güzel ki, insan sevildiğini bir kez daha hatırlıyor ve bu da insanı hayata karşı öyle güzel motive ediyor ki, her şeyin üstesinden gelebilirmişiz hissi veriyor. Öyleyse hepimiz iyi ki doğduk:)
 

       Bu sefer ki kitabım taze doğum günü armağanı:) çok sevdiğim can dostum Gözde'nin hobime özel hediyesi. Yazarı Yalvaç Ural. Çocukluğumuzdan tanıdığımız yazarlardan.




                                         



       Bozi bir ayı. Havanın güzel olduğu bir gün kestane ağacının altında tüm arkadaşları ile toplanırlar. Sincap, kaplumbağa, tilki herkes oradadır. Hepsinde bir telaş, bir hazırlık. Bozi neler olup bittiğine anlam veremez ve sorar. Siz ne yapıyorsunuz? arkadaşları kışa hazırlık yaptıklarını söyler. Bozi bir ayı olduğu için ve ayılar da kış uykusuna yattıklarından bu hazırlığı bilmemektedir. Konuşmanın ilerleyen vakitlerinde konu; arkadaşlarının kışın kızağa binerek ne çok eğlendiklerine gelir ve Bozi bu duruma çok bozulur. Eve gider ve annesi bir terslik olduğunu hemen farkeder. 

     Annesi Bozi'yi ikna eder ve uykuya dalarlar. Bozi aniden uyanır ve ini terk eder. Veee macera başlar. Bozi nereye gitmiştir dersiniz. Bozi kızağa binecek midir? Hepsi bu güzel kitabın içinde:)








    Yine sıcacık bir öykü sizlerle. Yapı Kredi Yayınlar'ından çıkan sert kapaklı bu kitap okul öncesi dönem için oldukça ideal. Hep diyorum, yine diyeceğim sadece okul öncesi değil aslında hepimiz için ideal;) 

  Ben güzel armağanımı keyifle okudum. Hepinize çocuklarınız, öğrencilerinizle keyifli okumalar dilerim :-*

26 Ağustos 2017 Cumartesi

Çocuk Kitabı: ah bir kedi olsam !



                                    ah bir kedi olsam !


    Çocuk kitabının da olduğuna şaşıracağınız bir yazardan bahsedeceğim sizlere. Buket Uzuner. Kendisi aslında biyolog, çevre bilimci. Hayvanları koruyan bir çok gönüllü projelerde çalışıyor ve kitaplarında bu konulara sıkça yer veriyor. Yunusların parklarda gösteri maskotu olarak kullanılmasına tepkili. Ve "Yunus Parkları Kapatılsın"  adlı bi kampanya başlattı. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek adına Su adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim. Ardından tabi ki Toprak adlı kitabını da. Yazar şimdiler de Hava adlı kitabını yazıyor. Bunu da paylaşmış olalım.






    Gelelim konumuza;
   

   Her çocuk bir kedisi olsun ister. Ama mikrobiyolog anne, sürekli mikroplarla iç içe olduğundan mıdır bu duruma asla izin vermez. Kedinin çocuğuna zarar vereceğini düşünür. Can güç bela annesi ikna eder ve anneannesi sayesinde kendilerini veteriner Mehmet Ağbi'de bulurlar. Bu duruma Can öyle çok sevinir ki, sonunda hayali gerçek olur.

   Mehmet Ağbi kedilerle ilgili çok yararlı bilgiler verir onlara. Ve artık Fındık evlerindedir.  

   Günler günleri kovalar, Fındık öyle güzel alışır ki evlerine, Can ve ailesini kendi ailesi gibi görür. Tabi bu duruma en çok sevinen Can'dır.

   Fındık'ın yapmayı en çok sevdiği şey uyumaktır. Can düşünür, oh Fındık mükemmel bir hayat yaşamaktadır. Okula gitmek için erken kalkmasına gerek yoktur, ödev yapmasına, sevmediği yemekleri yemek zorunda kalmasına ve hatta annesi ile babasını düşünmesine de gerek yoktur. Diledikleri kadar oyun oynayabilir kediler.

  Can kedi olmayı çok ama çok ister...

  Ve Can ve annesi bir gün kedi olarak uyanırlar. Bu durum hoşlarına gitmiş midir acaba? Yoksa bir an evvel insan olmanın güzelliklerine yeniden mi dönmek isterler? Bakalım sizleri nasıl bir son bekliyor? 

         



 Kitap bittiğinde kalbimde bıraktığı sıcaklığı ve yüzümdeki gülümsemeyi tarif etmeme gerek yok sanırım. Buket Uzuner'in dediği gibi "7 yaş ve üzeri tüm çocuklara" öneriliyor bu kitap:)

  "İnsanların hayallerini gerçekleştirmesi için zaman, niyet ve kararlılık en önemli elementlerdir." 

Bunu hiç unutmadığımız nice güzel günlere:) sevgiler..