15 Aralık 2015 Salı

Hayat Renklerle Güzel





                                      ZAMAN 


             Herkese Merhabalar:) Aylar olmuş yazmayalı. Zaman su gibi akıp gitmiş. Zamanı yakalayıp yakalayamadığım ise bir muamma.


                                               


           Günün her anının dolu dolu geçmesi en büyük isteklerimizden. Zamanı doğru kullanmayı düşünmek her zaman onu doğru kullanmanın yollarını bileceğimiz anlamına gelmiyor ne yazık ki..

           Çoğumuz şu cümleyi tekrarlamışızdır. " 24 saat bana yetmiyor. " Öncelikle şunu aklımızdan çıkarmamakta fayda var. Hepimizin bir günde 24 saati var!  Ne eksik ne fazla. Öyleyse bunu en doğru şekliyle kullanmak sadece ve sadece kişinin kendi elinde. O yüzden en birinci kural: Plan Yapmak! Plansız bir gün, boşa geçen bir gün demek bence. Her günümüz böyle geçecek diye bir kaide yok tabi ki. Dilediğimiz gibi yaşamak aslolan. Ama kendi kanaatimce dilediklerimizi gerçekleştirebilmek için kaliteli zaman ancak böyle kazanılıyor. Plan yapmak benim hayatımın bir parçası ve burcumun da en önemli özelliği. Öncelikle en yakındaki kırtasiyeye uğrayıp çok beğendiğiniz bir ajanda satın alın. Ve canınız ne zaman isterse, içinizden ne gelirse yazın. Gördüğünüz bi sergi, konser tarihini, yapılacaklar listesini, merak ettiğiniz bir yeri, okumak veya satın almak istediğiniz kitapların isimlerini not edin. Zaman ilerledikçe bu not ettiğiniz planlar ve hayaller gerçekleştikçe yanına tik koyduğunuzda bunun ne büyük bi keyif olduğunu göreceksiniz.


          Bu aralar benim ajandam çok şirin ve renkli anılarla dolu ve dolmaya devam ediyor. Çünkü Çağla gelin oluyor:) Zamanı en doğru kullanıp, her anına hayallerimizi sığdırabildiğimiz nice günlere..

   


29 Haziran 2015 Pazartesi

Ramazan Postası




                             KOCAMAN BİR GÜLÜCÜK



   Yepyeni bir haftanın ilk gününden herkese selamlar:) Ara ara yağan minik yağmurlar, gök gürültüleri ve zaman zaman gelen toprak kokusu eşliğinde yine bir şeyler yazıyorum ben. Biraz evvel Yonca Tokbaş'ın köşe yazısını okudum. Her okuduğumda beni heyecanlandırır yazıları yine öyle oldu. Kafa tatilinden bahsediyor. Bedenimizin, ruhumuzun ve kalbimizin öyle ihtiyacı var ki böyle bi molaya. Hiç bir şeyi kendimize dert etmeden, huzur dolu ve şikayet etmeyen insanların yanında, sadece içimizden gelenleri yapacağımız bi kaç güne hepimizin ne de çok ihtiyacı var.


   Ben şu aralar ruhunu fazlaca dinlendirenlerdenim. Kafa tatili, gülüşüme, ruhuma, aklıma ve en çokta cildime çok ama çok iyi geldi. Tüm bunlar olurken kendim için gerçekleştirdiğim aktivitelerin gücünü unutmamakta fayda var. Onlar olmasaydı olmazdı:) Bu aşamada hiç yalnız olmadım. En büyük destekçim ise biricik kardeşim Ceyda idi. :)


1) Boyama kitabı: Daha önceki yazılarımda yetişkinler için olan boyama kitabı Esrarengiz Bahçe'yi hemen temin etmeliyim diye bahsetmiştim. Ve rengarenk boya kalemleri de tabi. Ceyda, annem ve ben kendimizi öyle kaptırdık ki boyamaya bu renkli dünya bizi çabucak sardı sarmaladı. İtiraf etmeliyim ki annem çabuk sıkıldı. Biz tam gaz boyamaya devam. Terapi gibi resmen bağımlılık yapıyor. Çok güzel boyayan kişiler var. Araştırmaya da devam tabi bi yandan. Olmazsa olmaz. Bence en kısa sürede kendinize boyama kitabı ve boya kalemleri temin etmelisiniz. Biz söylüyoruz:)



 




2) Salatalık Tohumları: Bahçe işleri hakkında hiç bir zaman bilgi sahibi olmadık. Geçenlerde Ayla teyze üzerinde olmaya yüz tutmuş çilek dolu çilek saksısı verince ve o çileklerin olgunlaştıktan sonra dalından koparıp yediğimiz de tadına doyamayınca heves ettim tabi. Ve salatalık ektim saksıya. Her gün onları suluyorum ve büyümelerini çocuğummuş edası ile keyifle izliyorum. Her gün uyandığımda ilk gittiğim yer salatalık saksılarım oluyor. Ve 4 güne kocaman oldu şekerler:)



Ekim Günü

3. gün

                                                
5. gün


3) Okuma Kitapları: Okunmaya fırsat bulunamayan, hep okumayı istediğim, hediye edilen ne kadar romanım varsa attım çantaya. Buraya gelirken zaten elbiseden çok hobi eşyalarım yer kapladı. Ne doğru bi kararmış hakikaten. Şu 10 güne 4 tane de kitap sığdı. Ceyda ve annem de eşlik ediyorlar tabi. Dönüşümlü olarak bitiriyoruz kitapları amaç okunmadık kitap kalmasın:)

   Satranç - Stefan Zweig
   Küçük Prens ( başucu kitabı )
   Ruhi Mücerret - Murat Menteş
   Kafamda Bir Tuhaflık - Orhan Pamuk ( devam hala )







4) Tatil ve Rota Planları: Bu kısım en sevdiğim. Yapmaktan hiç bıkmadığım en güzel planlar tatil planları. Hiç bıkmam. Kim bıkar ki :) Tavsiyelere açığım güzel insanlar:)


    Ben yazımı bitirine kadar kara bulutlar gitti, güneş açtı, yaz geldi resmen:) Yine içimden geldiği gibi, sakince bir yazı oldu bu. Paylaşmak güzeldir diye düşünerek son vereyim sözlerime. Kafa tatilimiz güzel, keyfimiz çakır, tatil planlarımız bol olsun:) Sağlıcakla..

25 Haziran 2015 Perşembe

Kitap Notları: Ruhi Mücerret





                                    Ruhi Mücerret





Bu kitapta anlatılanların tümü hayal mahsuludur. Umarım asla gerçekleşmezler. [M.M.]

deyince merakla okumaya koyuluyor insan. Ne olabilir ki acaba böyle diye düşündüm ama kitabın son sayfasını da okuyup kapağını kapatığımda gerçekten yazara hak verdim.

Yazar bu kitabında İstiklal Harbinin son gazisi Ruhi Mücerret'in hayatını konu alıyor. Ve Civan Kazanova'nın hayatından da sıkça bahsediyor. 

Murat Menteş'in kitaplarında sığ düşüncelere yer yok. Bazen bi cümleyi defalarca okumanız gerekebilir. Buda size doludizgin bi maceranın içimdeymişsiniz hissi veriyor. kelimeleri öyle konuşturuyor ki bazen yapmış olduğu benzetmelere hayret ediyorsunuz. Çoğu kimse Murat menteşin bu tarzına gerek olup olmadığını düşünse de, biz mi çok kafa yormamaya ve sade cümlelere alıştık diye de sormadan edemiyor insan ? 




Kitabı okurken zaman zaman bundan bi önceki okuduğum roman Alper Canıgüz'ün Cehennem Çiçeği'ndeki ahengi yakaladım diyebilirim. Ve Murat Menteşte bu Kitabı'ndan Alper Canıgüz'ün de ismini vermiş. Şaşırdım görünce. Peşpeşe okuduğumdan mı bilinmez ortak noktalar yakalamadım değil. 


Kitabı okurken sevdiğim cümleleri not ettim. Müzik ve film önerileri de edindim. Bir kaç cümleyi sizlerle paylaşayım.



" İyi bir insan olursan, psikolojik savaşları asla kaybetmezsin! "

"Çocuğunuz iyi bir yetişkin olsun istiyorsanız onu sevindirmeye bakın. " 

"Planladığı şekilde ilerleyen olaylara hayat denmez! "

"Başını omzuma yasladı! Ve evrendeki tüm taşlar yerine oturdu. " 


             


Sakin kafa ve sessiz ortamda okumanızı tavsiye edeceğim macera dolu bi roman Ruhi mücerret. Mutlu okumalar:)

4 Haziran 2015 Perşembe

Gezi Yazısı: Parklar diyarı ESKİŞEHİR






                                                             ESKİŞEHİR


       Hepinize selamlar. Tüm soğuna rağmen çok ama çok sevdiğimiz, parklar diyarı Eskişehir yazımla karşınızdayım bu sefer. Keyifle okumanız dileğimle başlıyorum:)





       Yüksek hızlı treni ilk kez kullanacak olmanın verdiği heyecan ile saat 07.30 da olan hareket saatimiz için biz daha 05.30 da yola çıkmıştık bile. Tren Pendik'ten hareket ediyor. Ne yazık ki bize oldukça uzak. Biz gara kadar ulaşımı kendi aracımız ile sağlayanlardanız. Garın hemen yanında istasyona ait bir otopark mevcut ve aklınız kalmadan tüm gün bırakabilirsiniz aracınızı. İş böyle olunca, cumartesi sabahı erken saatte yollar da açık olunca biz 06.25 gibi gara ulaşmıştık bile. Biletlerimizi yaklaşık 10 gün kadar öncesinden internetten aldık. Size tavsiyem erken davranmanız. Aksi takdirde yanyana bilet bulabilmeyi bırakın aynı vagonda bile yer bulamayabilirsiniz. İstanbul - Eskişehir arası hızlı tren fiyatları genç ve öğretmen kişi başı gidiş geliş 70 tl civarı. 




        Yaklaşık 2.5 saatlik tren yolcululuğunun ardından artık Eskişehirdeyiz:) Trenden iner inmez keskin mi keskin soğuğu karşıladı bizi Eskişehir'in. Hep öyleymiş, temkinliydik halbuki ama daha kalın giyinebilirdik diyoruz bir öz eleştiri mahiyetinde:) 




      Gar merkezde. Yürüyoruz.. Yaklaşık 5 dk daha yürümeye devam ediyoruz.
Tabiri caizse Venedik misali Porsuk Çayı karşılıyor bizi. Takıldığımızı düşündüğümüz noktalarda esnaflardan yardım alıyoruz. Oldukça yardımsever yaklaşıyorlar bize. Bu bölge Adalar diye geçiyor. Bi ada falan beklemeyin. Merkezin ismi Adalar. Porsuk Çayının her iki tarafı da güzel kafelerle dolu. Hoşunuza giden herhangi birine oturup dinlenebilirsiniz. Ayrıca Porsuk'ta sultan kayıkları ile gezinti yapmak mümkün. 





  








      Sabahın 5.30 undan beri yollarda olduğumuz için Eskişehir'e ayak basar basmaz aklımızdan geçen ilk şey kahvaltı yapmak oluyor tabi ki. Kahvaltı için tercihimiz Doyuran Kahvaltı Salonu. Yaklaşık yarım saat bekledikten sonra sıra bize geliyor. Biz çok açız diye mi yoksa gerçekten lezzetli olduğu için mi bilinmez ama öyle güzel geldi ki bize her şey:) Gözlerimiz açıldı, kendimize geldik:)) Öyle çok masanın sınırsız donatılmasını falan beklemeyin. Ürünler sabit. Ama her şey öyle taze ve lezzetli ki.. Bendeki izleri; sucuklu yumurtası müthiş ve çay çok ucuz. 4 kişilik menemenli, sucuklu yumurtalı kahvaltıya 35 tl ödeyip ve Odunpazarı evlerinin nerde olduğunu öğrenip mekandan ayrılıyoruz.







Yine yürüme mesafesinde olan tarihi dokusu ile etkileyici, birbirinden güzel evleri ile bizi mest eden Odunpazarı Evlerindeyiz. Evleri gezmeden önce Çağdaş Cam Sanatları Müzesini geziyoruz. Eskişehir'de cam sanatları ve lületaşı oldukça meşhur. Müzede camdan eserler bulunuyor. Her biri görülmeye değer. Odunpazarı evlerinin bulunduğu sokaklarda kaybolup, bol bol fotoğraf çektirip, eşinize dostunuza anı armağanı alabilirsiniz. 






                                                                      










      Odunpazarı Evlerini görmeye gelmişken; dik yokuşu tırmanıp Eskişehir'i en tepeden seyretmeden olmaz diyoruz ve Şelale Parka çıkıyoruz. Yokuş çok dik. Size tavsiyem hiç tırmanmayı düşünmeden taksiye atlamanız. Biraz içimiz ısınsın, biraz da soluklanma adına Eskişehir'e nazır çay içmeden de dönmüyoruz. Prof Dr. Yılmaz Büyükerşen 'in Eskişehir'e katkıları çok büyük. Halk, belediye başkanını çok seviyor ve çok güveniyor. Eskişehir'e öyle çok katkıları olmuş, öyle geliştirmiş ki.. Bu güzel parklar onun eseri. Eskişehir halkı çok şanslı.




      Şelale Parktan dönerken acıktığımızı hissediyoruz ve aklımız meşhur çibörekte. Çiğbörek değil bu arada Çibörek. Değişik rivayetleri var. Lezzetli börek anlamına geldiği de söyleniyor. Önceden Çirbörek yani yağlı börek olarak bilinirmiş, zamanla çibörek olarak söylenmiş. Mekan adına oldukça seçenek var. Papağan Çibörek en meşhurlarından . Fakat biz taksi şöförünün de tavsiyesi ile Eskişehir Çibörek Evi'ne gittik. Çok lezzetli, 2 tanesi bile doymak için yeterli. Porsiyonda 5 adet var tanesi 2 tl.
                 
    





       Sadece Eskişehir'e özel olan pişmaniyenin sıkıştırılmış hali kıvamında met helvanın tadına bakıp hediyelik aldıktan sonra Odunpazarı evlerinden ayrılıyoruz.

      Zaman ilerliyor. Ve geri dönüş vakti yaklaşıyor. Ama burayı görmeden gidemeyiz, gitmemeliyiz. Burası son durağımız artık. Sazova Bilim Sanat Parkı. Buraya gidebilmek için taksiye biniyoruz, Yaklaşık 20 dk. uzaklıkta. Varış yolunda daha masal şatosunu görür görmez heyecanlanıyoruz:) bol bol fotoğraf çekime gelen gelin damat dolu. Öyle kocaman bir park ki. Yemyeşil. Masal şatosunu muhakkak gezin hem de uzun uzun. Şatonun yapılış fikri oldukça etkileyici. Türkiye'nin çeşitli illerinde bulunan 7 kulenin birleşimi. Zaten İstanbullular hemen 2 kuleyi tanıyacak:) Söylemeyeceğim, siz bulun;) Sabancı Bilim Müzesini saatini kaçırdığımız için ziyaret edemedik. Bir dahaki sefere inşallah. 

              

                                                                 
 

                                                 



   Merkeze geri dönmemiz gerek. saat 18.30 suları. Tren saatimiz ise 19.42 . İlk noktamız Adalar mevkiinde kahvemizi içerek başladığımız yerde sonlandırıyoruz gezimizi. Bir daha ki gelişimizde KentParkı görüp, Porsuktaki tur teknelerine binmek istiyoruz. Bunları yapmamıza hava koşulları ve vakit engeldi.




   Ben yazarken yeniden yaşadım güzel Eskişehir'i. Umarım siz de beğenerek okursunuz ve faydalanırsınız. Benimde katkım böyle olsun Eskişehir'e. Gidin, gezin, görün bu öğrenci şehrini. Günübirlik gezileriniz arasında yerini alsın hemencik. Ama hava güzel olduğunda daha zevkli olacaktır. Güneşimiz bol olsun. Sağlıcakla...







17 Mayıs 2015 Pazar

Rota: Galata Sokakları !



               

                                                         GALATA

                         


            Merhabalar efendim:) Bol bol tatil planları yapmış, baharı bir başka seven, hayallerini gerçekleştirmeye başladıkça yenilerine yelken açan, çiçek gibi bir hafta sonu geçiren herkese selamlar:) 

             Herhangi bir yere gitmeyi planlıyorsam eğer öncelikli olarak yaptığım o yer hakkında edinebildiğim kadar fazla bilgi edinmek. Nasıl gidilir, görülmesi gereken yerler nereler, müze, cami, eser hangileri önemli, nesi meşhur nerede yenir ? vb. Bu sorularıma da en güzel cevapları bloglardan buluyorum ve öyle mutlu okuyorum ki bu blog yazılarını o yere o an gidip geliyorum. Blogumu da bu yüzden seviyorum sanırım. 


           İstiklal Caddesinin sonuna geldiğinizde, yokuştan yolunuza devam edip sağa dönerseniz eğer tüm ihtişamı ile Galata Kulesi karşılar sizi. Kule etrafından herhangi bir sokağa girdiğinizde sıkı durun, burası İstanbul mu diyeceğiniz farklı bi dünya kapılarını aralar. Her biri sürprizlerle dolu bu sokakların arasında kaybolmanın keyfinin ve birbirinden renkli fotoğraflar çekeceğinizin garantisini verebilirim:)


            


            

         Biraz soluklanma vakti. Bizim klasiğimiz oldu Velvet Cafe. Canım arkadaşımın tavsiyesi ile keşfettik. Hep en güzel anlarımıza ortak olur kendileri. Mutlu mutlu oturur, gülen yüzlerle ayrılırız mekandan. 




       Galata keşfimiz devam ediyor. Enerji dolduk kaldığımız yerden devam ediyoruz. Yolumuz bu sefer Karaköy'e düşüyor. Her gün yepyeni bir kafenin açıldığı yer Karaköy. Şu aralar öyle popüler ki; açılan bir kafe bir yıl içerisinde ünleniyor. Yine çok kalabalıktı. Ama bu yolculuğumuza engel değil. Harika bir duvar sanatı karşıladı bizi ilerledikçe. Buyrun:)






      Böyle bir keşfe ihtiyacı olanlara duyrulur. Feci iyi geliyor. Bahar ancak böyle olunca kıymetli. Tadını çıkarın. Sonra geçti diye üzülüyoruz:) Bahar hiç bitme:)

3 Mayıs 2015 Pazar

Mutlu Tarif : Cakepops Yapımı



ÇAĞLA'NIN MUTFAK ATÖLYESİ


Yağmurlu bir pazar gününün, renkli bi pazar akşamüstüne döndüğü şu saatlerde sizler de benim gibi bu günü evde geçirenlerdeseniz şayet, ağzımız tatlansın, çok oturduk azıcık ayaklanlanalım, bu pazar tatlı pazar olsun diyorsanız, çok ama çok şanslısınız:) Tam da size geliyor şimdi söyleyeceklerim:)


Mutfakla çok aram olduğu söylenemez. Genel de bulduğum vakitleri mutfakta değil de farklı aktivitelerle değerlendirmeyi tercih ediyorum. Fakat mutfağa girdiğimde de mutlu oluyorum. Hele de yaptıklarım beğenildiğinde:) şimdi çok ama çok basit bi tarif önerim var size..


Hadi hazırlanın bi koşu markete gidiyoruz... !


Cakepops yapıcaz ;)






Hem yapılışı çok kolay hem de öyle leziz ki.. Yuvarlak çikolatalı toplarımızı nasıl yapıcaz hemen anlatmaya başlıyorum.

İşte malzemeler:

1,5 hazır baton kakaolu kek
3 yemek kaşığı hazır kakaolu puding
1 yemek kaşığı tereyağ
1 adet büyük bitter çikolata
2 adet hastane eldiveni





Yapılışı:

Eldivenlerimizi taktıktan sonra 1 yemek kaşığı tereyağı eritip biraz soğuması için kenara bırakıyoruz. Bizde bu esnada hazır kakaolu kekimizi un ufak olacak şekilde elimizle parçalıyoruz. Hafif soğuyan tereyağı kekin içine döküp tereyağı yoğurarak yediriyoruz. Hemen ardından pudingi de ekleyip yine biraz yoğurduktan sonra yaklaşık 10 dk kadar dinlenmeye bırakıyoruz. Bir yandan da benmari usulü bitter çikolatamızı eritiyoruz. Bekleyen kek karışımını küçük yuvarlak toplar yaparak çikolata batırıp kenara ayırıyoruz. Bu işlemi karışım bitene kadar tekrarlıyoruz. Biraz bekledikten sonra afiyetle
yiyoruz.



Çok basit ama yerken fazlaca mutluluk veren bu topları hemen yapmayı denemelisiniz bence :) canım arkadaşım Gözde hemen deneyip, fotoğrafını benimle paylaşanlardan :*



Canım arkadaşım Gözde'nin sunumu



         


 Afiyet bal şeker olsun şimdiden ;)




29 Nisan 2015 Çarşamba

 İÇİMDEN GELDİĞİ GİBİ - 2

            Fazlaca uzun bir aradan sonra herkese merhaba. Öyle zaman geçmiş ki yazmayalı. Hep aklımda olup ama bir türlü yazamadığım sevgili bloğum; mis gibi ıhlamurum ve tatil dolu günlerimle işte karşındayım :) Tatil varsa eğer güzel fikirler var, akıldakileri gerçekleştirebilme ihtimali var ve tabi ki yazacak bi ton da şey:)

           Güzel, tatlı telaşlarıma bir süreliğine ara verdiğim şu günlerde, şöyle bir oturup düşündüğümde ihmal ettiğim ne çok şey varmış. Koşturmacalarımın ve okulumun yoğunluğundan bir sürü parçaya bölünen ben aslında beni ben yapan ne çok şeyden uzaklaşmışım. Bu beni biraz üzdü. Yorgunluğumu bahane edip okumadığım rafımda ne zamandır bekleyen kitaplarım, gidilmesi-görülmesi-tadılması gerekenler listem, düzene sokulmayı bekleyen dağınık çekmecelerim, rengarenk keçelerimle yapılacak çalışmalarım, puzzle, esrarengiz bahçe... Hepsi ama hepsi bana öylece uzaktan bakıyor. Benim ise sadece içimden hiç bir şey yapmamak geliyor. Geliyor, geliyor, geliyordu:) 


          Şimdi yeniden özüme dönme zamanı. 

    1)  Öyle gezinirken Zomato diye bir uygulamaya denk geldim ve dedim evet işte bu tam benlik. Hangi mekan nesi ile ünlü, menüsü, önerileri ile tüm detayları anlatılıyor. Zaman zaman kendimi kaybediyorum yeni mekanlar belirlerken. Hazır bahar da yoldayken, hazır ılık hava ve uzun yürüyüşler yakınken ben küçük bi keşif listesi yazdım bile:) Gidip gördükten sonra değerlendirmelerini muhakkak yazıcam size.
           

              Coffee Brew Lab   ( Beyoğlu )
              Kronotrop   ( Cihangir )
              Rumeli Çikolatacısı ( Moda )
              

 2)  Sıradaki okuyacağım kitabı seçmek için keyifli bi yolum var artık. Listemdeki tüm kitapları renkli kağıtlara yazıp attığım kavanozdan sıra yeni bi kitap seçmeye geldiğinde kura çekiyorum :)


3) Renkli keçelerim ile yaptığım kitap ayracı beğenildi:) sıra bozuk para cüzdanı yapmakta. Malzemeler hazır. Çağla'yı bekliyor:)




         
           
4) Pinterest, uzun zamanlarımı harcadığım ama üzülmediğim yer. İlham kaynağım, merak ettiğim hangi konu varsa en ilginç fikirleri ile burda. Önerilir:)

5) İnstagramdan çok ama çok güzel bi hesap takip ediyorum. gumuspusula . Bir gezi blogunun instagram hesabı. Ben bakmalara doyamıyorum çektiklerine onlar da hiç vazgeçmesinler:)


6) Bende  kendimi Esrarengiz Bahçe nin ışıltılı dünyasına kaptırmak isteyenlerdenim. 7 den 70 e herkes için boyama kitabı kendisi ve en kısa sürede boya kalemleri ile birlikte temin etmeli.



                        




 İçimdekiler böyle. Yapılacaklar hazır. Bahar yolda. Güneş tepede. Gülücükler yüzde :)
 Kalın Sağlıcakla.



                       



28 Ocak 2015 Çarşamba

Bride ! :)



                                                                 :))


            Aslına bakarsanız Türkçede İngilizce kelimeler kullanmayı  sevmem. Ama nedense bu aralar Bride kelimesine karşı ayrı bir sempati duymaktayım:) şu anki ruhsal durumumun etkisi büyük tabi:)

          Bu yazımda sizlere hayallerimin gerçek olmaya başladığı günün yolculuğundan bahsetmek istiyorum. Öyle bi yol ki o tarifi olmayan duyguların birleştiği, mutluluğumun daha da çoğaldığı..


         Biz aslında herkesin yorucu ve sıkıcı bulduğu bu uğraşlardan keyif almayı en büyük hedefimiz belirledik öncelikle. Çünkü şunu aklımızdan hiç çıkarmadık. Bu bizim en mutlu günlerimizdi ve ikimiz de bir kere gelin ve damat oluyorduk! Bu her şeye değerdi:) tabi hele hele de son zamanlar sıkıştık, beğenmedik, öyle oldu böyle oldu ama hep en güzelini en özelini seçmeyi hiç ama hiç aklımızdan çıkarmadık. Birbirimizi hiç kırmadıkta! Gerildik, sıkıldık ama yine de hiç ama hiç birbirimizi kırmadık, üzmedik. Herkese tavsiyemdir. Biz söz gününden bi gün önce Zeki Müren sergisi gezmiş kişileriz yahu :)))


 
           Aslında öncelikle ihtiyacınız olan ilk şeyler kağıt, kalem ve uzun uzun konuşabileceğiniz bi mekan. Bizim tercihimiz canım arkadaşımın tavsiyesi üzerine gittiğimiz ve tam da doğru yerdeyiz dediğimiz Velvet Kafe oldu. ( ki ilerleyen günlerde de size buradan detayları ile bahsedeceğim ) sanıyorum ki iki buçuk saatin sonucunda elimizde arkalı önlü bi dosya kağıdı yapılacaklar listesi !
     

         İsteme gününe beş gün, söz gününe ise on günümüz vardı biz tam bu kararları aldığımızda. Güzellikler detaylarda gizlidir. Bu konuda instagramdan öyle çok yardım aldım ki. Olmasaymış ne yaparmışım diyorum. Haydi öyleyse ilk durağımız söz çiçeği ve söz çikolatası... 


         

 



    Biz isteme günü cansız çiçek ve çikolata, söz gününde ise canlı çiçek ve yine çikolata şeklinde bir düzenleme yaptık. Muhteşem çiçeğim ve müthiş süslenmiş çikolatam Baştacı Çikolatadan. Çiçeğimiz bizim isteğimiz üzerine pembe ve mor tonlarında düzenlendi. Biz bayıldık:) Yerleri Bayrampaşa'da Abdi İpekçi Caddesi, Akvaryum AVM nin arka sokağında. Çikolata için ise farklı alternatifler düşündük. Ve en sonunda beyaz feneri gondol yaptık. Müthiş oldu:)


  
       




     Çok beğendiğim, bize özel hazırlanmış söz tepsim. Altın sarısı mı gümüş mü çok kararsız kaldığım ama en sonunda aklımın altın sarısına kaydığı o güzel söz tepsim:) Mywisheventten Merve hanımın el emeği göz nuru. Beyaz tonlarında gülleri ile bir harika oldu. Konseptimiz pembe olduğundan yüzün kurdelalarımızda pembe idi. Kurdela yutmak isteyenlere duyrulur hala biraz kurdelam var:)


 



        En lezzetli, en sevdiğim bölümde sıra. Söz pastamız:) Bir pasta ancak bu kadar güzel ancak bu kadar lezzetli olabilirdi. Hayal ettiğimizden kat kat daha güzel olmuş. Ellerinize sağlık NilButikPastadan sevgili Nilgün hanım.






Güzel kurabiyelerim, canım kurabiyelerim Nedime hanımın ellerinden. Bunlarda en az pastam kadar lezzetli.  Söylemeden geçemeyeceğim, kırılmasınlar diye öyle güzel paketlenmişti ki kargom. Tatlı Kurabiye harika işler çıkarıyor ;)



         



Ve o muhteşem masam, misafirlerime hazırladığımız hatıralarımız... Tabi ki Yeşeren Umutlar Atölyesinin işi. Özenle, itina ile en özeli en güzeli olsun diye uğraştık. Öyle güzel değdi ki.








               Ben anlattıkça, paylaştıkça bir kez daha yaşadım o günlerimi. Bu işlere adım atacak olanlara da yardım mahiyetinde bi yazı oldu bu. Paylaşmak güzeldir:) Şimdi yepyeni telaşlar içerisindeyiz. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler :)

10 Ocak 2015 Cumartesi

İzlenilmesi Gereken Filmler





                                       Film Listem..

                     
           Kardeşim Ceyda'nın mezun olmadan önceki son döneminin bitmesi ile kendini -İzlenmesi Gereken Filmler- kapsamındaki filmlere sarması bir oldu. Tabi bu durum, bu zamana kadar film kültürü olmayan ablasını da olumlu yönde etkiledi. Onun da hep aklındaydı zaten, hep bir zaman bulup izleyecekti. Ama erteledi durdu ( ki yeni yılda en önemli kararın, Asla Erteleme! ) . Kardeşle birlikte başladılar liste oluşturmaya:)


         Geçtiğimiz yılın ara tatilinde kendime pek keyifli bir animasyon film listesi oluşturmuştum ve sırayla da hepsini izlemiştim. Takip edenler muhakkak hatırlayacaktır:) hatta arkadaşlarımda kendi önerilerini yazmışlardı, hep birlikte listemi zenginleştirmiştik. Şimdi de yine ara tatile girmeden ama bu sefer hep aklımda olup bir türlü fırsat bulamadığım (bulmayı ertelediğim), herkesin muhakkak izleyip önereceği bir film listesi oluşturma kararı aldım. Yani kısaca biz bu aralar fazlaca film izliyoruz :)
                                 
Milyon Dolarlık Bebek

      
        Bu zamana kadar siz muhakkak izlemişsinizdir çoğunu. Biz elimizde bir listemiz olsun istedik ve başladık netteki tüm bilgileri taramaya. Herkesin kendince ilgisi doğrultusunsa bir listesi mevcut. Bizde tarzımıza, ilgi alanlarımıza, mesleklerimize ve öneri çokluğuna bakarak belirledik filmlerimizi. Paylaşmak güzeldir, hep söylerim pek severim. Buda bizim listemiz olsun :) Canım kardeşime sevgiler :)


           1. Milyon Dolarlık Bebek (Yabancı)
           2. Kadın Kokusu (Yabancı)
           3. Forrest Gump (Yabancı)
           4. Benim Adım Khan (Yabancı)
           5. Yüreğine Sor (Yerli)
           6. Umudunu Kaybetme (Yabancı)
           7.Umut Işığım (Yabancı)
           8.Dövüş Kulübü
           9.Akıl Oyunları (Yabancı)
         10. Hokkabaz ( Yerli ) (Yabancı)
         11. Sen Uyurken (Yabancı)
  
          
Sen Uyurken

   Şimdiden listemizden 1 ve 3 nolu iki filmi izledik bile. Önerilere ve tavsiyelere açığız. Musmutlu seyirler o zaman :) 




6 Ocak 2015 Salı

Gülümse ve Çok Sev !


                               
       
                                      Gülümse ! :)                

       Uzun zamandır vermiş olduğum aranın özrü mahiyetinde ama yepyeni yılın da ilk yazısının heyecanı ile başlamak istiyorum sözlerime.. Karlı bir İstanbul gecesinden herkese selamlar :) Ben bugün kar tatilini kâr tatiline çevirenlerdenim.          


      Yepyeni bir yıl, yepyeni başlangıçlar, en güzel dilekler.. Vee ben bu yılımdan da yine hep en çok gülümsemeyi diliyorum.  Hangi duygular içerisinde olursam olayım  unutmayı hiç istemeyeceğim, içimden gelerek, canı gönülden yaptığım hem de ne çok sevdiğim eylemdir gülümsemek ! :) Gülümsemek benim hayat felsefem, yaşam tarzım. Ve ben güldükçe; aklımın berraklaştığını, içimin daha da çok renklendiğini, kalbimle aklımın aynı dili konuştuğunu çok iyi biliyorum.                                                                                         

                
                  



        Hayal etmek, düşünmek tek başına yetmez. Harekete geçmek ve ertelememektir aslolan. Vee ben bu yılımda da fikirlerimi ertelememeyi diliyorum. Sonucu ne olursa olsun, denemekten vazgeçme ve hayallerinin peşinden koş !  Neyi çok istedin de başaramadın :)         

      " Hiç bir zaman şu bulunduğum durumdan daha fazla vaktiniz olmayacak " demişti bir söyleşisinde yazar. Hiç aklımdan çıkmaz bu söylediği. Öyle haklı ki. Hep vaktimizin olmadığından şikayet ederiz. Ama aslında en çok vaktimizin olduğu zaman şu an ! Şöyle düşünüyorum da okumaya neredeyse en az vakit ayırdığım yıl olmuş 2014. Kızdım kendime... Hep bahaneler bulmuşum ve ertelemişim. Bu yıl erteleme ve daha çok oku !


Gerçek sevgi.. Ben bu uğurda öyle şanslıyım ki.. Tüm yolculuklarımda benimle olan, yanında huzur bulduğum, her gün kendisinden yepyeni şeyler öğrendiğim bi yol arkadaşım var. Ve yepyeni yılda da bi ömür yanyana olmayı diliyorum :)



           Gezgin ruhumuz hep benimle olsun istiyorum yine bu yılda da :)                                       



Gülümseme bulaşıcı, sizlere de en güzel önerim olacaktır bu gece.. Haydi hayatın tüm olumsuzluklarına inat, tüm zorluklara, enerji emici kişilere, mutsuzluklara inat gülümseyin ! Göreceksiniz ki nasıl da yepyeni başlangıçlar sizinle olacak:)