29 Ekim 2013 Salı

Mekan: Mısır Çarşısı






                                                                MISIR ÇARŞISI


              Upuzun bir aradan sonra herkese merhaba:) Ben tam da şu an, işinin piri olan, ürünlerimizi alıp dükkandan çıktığımızda " Tam da bu işi yapmak için doğmuş " dediğimiz şirin mi şirin bir amcanın, bize elma, portakal, limon çaylarını koklattıktan sonra buda Enişteye dediği Aşk Çayını yudumluyorum:) İçinde yok yok, gül, nar, yasemin. Tadı da kokusu da muhteşem:)

 



              Epeydir uğramamıştım Kapalı Çarşı, Mısır Çarşısı taraflarına. Kapısından içeri girdiğinizde zaten tarihi atmosferi ve her daim olan kalabalığı karşılıyor sizi. Karşılıklı, sağlı sollu bitki çayı, rengarenk lokumlar ve baharatlar satan dükkanlar. Biraz ilerliyoruz ve bize lokum ikram eden amcanın dükkanından giriyoruz içeri. Ben kendimi tutamıyorum tabi ve elma, nar, limon ve aşk çaylarından alıyorum azar azar:) tabi lokumlar... Tatları muhteşem. Elmalı lokum favorim. Narlı, fıstıklı, güllü ve daha niceleri..

 
 

          İşte benim gibi bitki çayı sevdalılarına ben nereye düştüm böyle dedirtecek, kendini kaybedeceği kadar renkli, çeşit çeşit bitkilerin olduğu  tarih kokan bir yer Mısır Çarşısı. Epey kaldık ve elimizde poşetlerle ayrıldık.  Yine gelinmeli dedik. Ne zamandır uğramamıştım diyenlerdeniz siz de şu aralar hazır havalarda pek güzel giderken uğrayın derim;)



                                               

 

7 Ekim 2013 Pazartesi

Mekan: Tarihi Çınaraltı Çay Bahçesi




                               

                                             TARİHİ ÇINARALTI ÇAY BAHÇESİ
 

           Herkese Merhaba:) Kışın, sonbaharın sırasını fazlaca almış olduğu şu sopsoğuk günlerde hasta halimle, sıcacık mis gibi tarçın kokulu ıhlamurumla birlikte, tüm günü hasta yatağında geçirmiş biri olarak yepyeni yazımla karşınızdayım:)
   
                 Bu sefer Anadolu yakasının en sevdiğim yerlerinden biri olan Çengelköy'deyiz. Arabayı park eder etmez, Çengelköy'ün daracık sokaklarının birine atıyoruz kendimizi  ve bizi tazecik meyvelerin, sebzelerin olduğu küçük bi pazar karşılıyor. Pazarın sonuna doğru taptaze çileklerin olduğu bi tezgah görüyoruz, mevsimi olmadığı için şaşırıyoruz ve koca bir kese kağıdı almadan de edemiyoruz tabi:) tadı hala damağımda.
 
 
 
 
     Ara sokaklardan, ana yola çıkıp biraz yürüyünce görüyoruz tabelasını Çınaraltı çay bahçesinin. Burası oldukça bilinen bir mekanmış. Ünlülere de rastlayabilirmişiz burada. Ünlü fotoğrafçı Ara Güler mesela. Müdavimiymiş:)
 
 
Dışarıdan istediğinizi alıp getirebiliyorsunuz buraya. Böreğinizi, poğçanızı, sandeviçinizi. Ama içecek yasak. Bide mis gibi yanına çayınızı da aldınız mı artık hazırsınız o muhteşem İstanbul manzarasının keyfine doya doya varmaya.
 


O gün havanın da renkli olmasının da etkisinden mi bilmem fazlaca kalabalıktı Çınaraltı çay bahçesi. Ulu çınarın gölgesine eşini, dostunu alan herkes böreğimin yanına çayımı da bu güzel mekanda içeyim diye gelmiş. Boğaza nazır, mis İstanbul havası bi başka güzel Çengelköy'de.

 
 
 
       Ardından sahil boyunca yürüyüş yapmanızı tavsiye ediyorum sizlere. Boğaz köprüsünü tam karşıdan görebileceğiniz, güzel fotoğraflar çekebileceğiniz, sakin bi sahil yürüyüşü olacaktır sizlere. Bi tatil gününüz de Çengelköy sokaklarında, sahilinde ve Çınaraltı'nın sıcacık çayı eşliğinde geçmeli bence.
Bol keyifler:)