15 Aralık 2013 Pazar

2013'e Veda Ederken..

 


                                              2013

             Geriye dönüp bakmayı seviyorum. Hatalara, üzüntülere bağlı kalmak adına değil de, güzel olanları yad etmek, o anı yeniden yaşamak için. Bu yüzden seviyorum. Her yeni yıla yepyeni umutlar, hayallerle başlarız hepimiz. Kimi gerçek olur, kimi ise hayal olarak kalmaya devam eder.. İşte ben bu yıl diğerlerinden farklı olarak yapmayı istediklerimi not ettim daha sene başından beri. Ve sizlerin huzurunda açıyorum pandoranın kutusunu:) Mutluyum, iyi kilerim çok benden şeni yok:)

  •                     OKUMA LİSTEM

         1) Bir Dilekle Başladı Her şey/ Debbie Mocamber
         2)Nar Ağacı/ Nazan Bekiroğlu
         3)Mesneviden Hikayeler/ Sinan Yağmur
         4)Su/ Buket Uzuner
         5)Çıplak Deniz Çıplak Ada/ Yaşar Kemal
         6) Tezer Özlü/ Yaşamın Ucuna Yolculuk
         7) İki Yeşil Su Samuru/ Buket Uzuner
         8) Uyuyana Kadar/ S.J. Watson
         9) Kardeşimin Hikayesi/ Zülfi Livaneli
        10) Sevginin Son Dileği/ Debbie Mocamber
        11) Küçük Arı/ Chris Leave
        12) Yusuf ile Züleyha/ Nazan Bekiroğlu
        13) Pinhan/ Elif Şafak
        14) Beyoğlu Rapsodisi/ Ahmet Ümit
        15) Aşıklar Korusu/ Maeve Binchy
        16) Yıldız Yaralanması/ Perihan Mağden
        17) Bin Muhteşem Güneş/ Khaled Hosseini
        18) Aile Çay Bahçesi/ Yekta Kopan
        19) Beyoğlu'nun En Güzel Abisi/ Ahmet Ümit
        20) Senden Önce Ben/ Jojo Moyes
        21) Sabahattin Ali/ Değirmen

 

      
     Her roman farklı bi dünyaya yolculuk gibi. Her bir karakter sanki arkadaşım, bizden biri.  Bu kadarla sınırlı kalmamalı aslında. 2013 adına 20 kitap hedefi koyup, 21 kitap okumuşum. Yeni yılda yepyeni hedef. Mesela 35:)



  •  DERGİLER


     Dergileri de en az kitaplar kadar çok seviyorum. Özellikle kitap ve gezi konulu dergileri. Bol fotoğraflı olan gezi dergilerini hele. Keyifle okuyorum. Geçen yıl tanıştığımız SABİT FİKİR dergisi de bunlardan biri. Kitap tanıtımlarının dolu dolu yapıldığı bir dergi. Artık daha fazla kitapçıda bulabiliyor olmak da sevindirici. GEZGİN  dergisi de adından da anlaşılabileciği gibi bir gezi dergisi. Her sayısında en az 4 yer tanıtımına yer veriyor uzun uzun. Alıp incelemenizi tavsiye ederim. ATLAS COĞRAFYA da takip ettiğim dergiler arasında yerini almakta.





  •  TİYATRO OYUNLARI

    Tiyatro candır, aşktır. Keşke her hafta bi oyun izleme imkanım olsa diyorum hep. İzlerim, hiç ama hiç bıkmam.. Aşağıdaki oyunlarda bu yıl içerisinde izleme fırsatı bulabildiklerim.. Az ve öz:)


    TOROS CANAVARI : İBB Şehir Tiyatrolarında kapalı gişe oynayan oyunlardan bitanesi Toros Canavarı. İzlemek istediğinizde biletinizi önceden temin etmeniz gerekli. Güzel bi oyundu. Fazlaca öğüt veren.

   YÜZLEŞME: Perihan Savaş'ın başrolünde olduğu iki kişilik bir oyun. Tren garında geçmekte.

   PROFESYONEL: Devlet Tiyatrolarında kapalı gişe oynayan bir oyun. Harika bir oyun. Oyunculuk, kurgu ve sahnesi ile dört dörtlüktü.

   TİTANİC ORKESTRASI: İstanbul Kültür Üniversitesi Tiyatro Festivali kapsamında, üniversite grubunun oyunu.

   CAN: Can Yücel'i anlatan harikulade bi oyundu.

ŞARK DİŞÇİSİ : Yine İBB Şehir Tiyatrolarında kapalı gişe oynayan müzikal. Biletleri alındı. İzlemek için sabırsızlanıyorum:)






  •            MEKAN KEŞİFLERİ 

       En en en en keyif aldığım bölüme geldi sıra:) Bu yılıma damgasını vuran en güzel keşif şüphesiz Bozcaada ve Assos turuydu. Hala akıllardaki tazeliğini koruyan anılarla ayrılışımız, yine gelinmeli en kısa zamanda deyişlerimiz, muhteşem turumuz...  Bozcaada, Assos bir yana İstanbul'da da harika mı harika, muhteşem manzaralı mekanlar keşfetmişim ki ben bu yıl. Sondan başa doğru gidelim..
 
1



1) Yıldız Hisar: Yıldız Teknik Üniversitesinin Sosyal tesisi burası. Dışarıdan da giriş olabiliyor. Muhteşem bir manzaraya sahip. Özellikle de gece. Yukarıda da göründüğü gibi:)
2)Tarihi Çınaraltı Çay Bahçesi: Çengelköy çok güzel bir yer. Burası da öyle. Detaylı bilgi blogumda:)
3)Dem: Adından da anlaşıldığı gibi çay cenneti burası. Karaköy'de keşfedilmeyi bekleyen nadide mekanlardan. Bitki çayı aşıkları için biçilmiş kaftan:)
4)Çakmak Kahvaltı Salonu: Kahvaltı yapmayı en çok sevdiğim yer. Beşiktaş'ta ve oldukça uygun.


7
  
8
                          


5)Merhaba Pasta Sanatı: Ben böyle güzel ekler daha yemedim. Çeşit çeşit, rengarenk, enfes..

6) Ortaköy Kahvesi: Esma Sultan Yalısı ve Boğaza nazır kahvenizi yudumlamak pek keyifli

7) İstinye İskele Çay Bahçesi: T
esadüfen geldik. Meğerse çok ünlüymüş. Manzara, mekan muhteşem.
9

8) Oba restaurant/Sultan Cafe: Baltalimanında, boğazın hemen dibinde güzel bi mekan. Fiyatları gereksiz pahalı. 

9) Bahçeşehir Gölet:  Mis gibi tertemiz havasında yürüyüşünüzü yapıp, huzurla dolup ardından dinlenme kahvenizi içebileceğiniz harika bir yer.

10)Mimar Sinan Teras Kafe: Gecesi ayrı, gündüzü ayrı güzel İstanbul'un seyrine dalacağınız belki de en güzel yerlerden.

11) Yıldız Parkı/Malta Köşkü: Yıldız Parkı içerisinde iki köşkten biri Malta köşkü. Yıldız Parkı her mevsim çok güzel. Temiz havasını soluyun.

12) Fıccın: Çerkez mutfağının lezzetini tattığım güzel bi mekan. Detaylar blogda:)


  Bunlar 2013'e sığdırmaya çalıştıklarım. Daha niceleri 2014'te bekliyor olsun. Musmutlu Yıllar:)

12 Aralık 2013 Perşembe

Piri Reis !


                                                              PİRİ REİS
             

         Gezgin dergisinin gezmeyi böyle seven birinin hayatına girmiş olması tesadüf olamaz elbet. İsim çeker insanı, incelemek ister, bakası gelir:) Öyle de oldu.
    
             İşte Gezgin dergisinin paylaşımları sayesinde tanıştım bende Piri Reis'in gizemli dünyası ve haritası ile. Araştırdım ve öyle ilginç bilgiler edindim ki sizlerle paylaşmak istedim. Hele hele de o güzel sözleri...
 
          Haritanın sırrı yüzyıllardır gizemini koruyor. Öyle ilginçtir ki o zamanın teknolojisi ile şu anki haline çok benzer bir harita çizmiş  Piri Reis. Hatta öyle söylemler var ki, aslında haritayı uzaylıların çizdiği yönünde. 
 
        Piri Reis'in haritası 1500 lerde hiç bir Avrupalının bilmediği detayları içeriyormuş. Antartika, Cebeli Tarık boğazı şu an uzaydan nasıl görünüyorsa o haliyle çizilmiş haritaya. Yine Atlas Okyanus'undaki bir çok ada isabetle doğru çizilmiş.

   



             Var olandan sıyrılıp, var etmek istediğine bir kaçışsa aradığın; hayal kur!


Koştuğun yere ulaştığında hala ulaşmak istediğin yer orası olsun istiyorsan; plan yap!

            Memnun değilsen, hırsın varsa, hedeflerin cesaretini görmeliyse; gözünü karart!


           Ayrıldığın yere gelene hep bir cümlen olmalı, öyleyse; yola çık!

      Sen sustukça, içinde bir büyüyen varsa, kanser gibi etrafını sararsa; ölümüne meydan oku!

            Başkalarından duydukların, gördüklerin, senin çaren olmuyorsa, sen de; dene!

            Daha önce başarılmadı diye başkaları seni zorlayacağına, sen; zorla!
            
           İnadına üstüne gelenleri, senin bariz bildiklerini inkar edenleri; sorgula!

Arkanda bıraktıklarını onlarda bıraktığın dönüş ümidi için bile olsa; düşün!
 
Gidilmeyene giden ol, aradığını bulan ol, canın sıkıldıkça yok ol, bazen, biraz; gez!

Farkettiklerin bile yetmesin, baktıkların anlamını yitirsin, hatta sen de; gör!

Ve tüm bitene karşı isyanın olsun, sermayen sanatın olsun, otur da; çiz!




Ben keyifle, ilhamlanarak okudum bu dizeleri diyerek sonlandırıyorum yazımı. Keyifli okumalar size de :)

29 Ekim 2013 Salı

Mekan: Mısır Çarşısı






                                                                MISIR ÇARŞISI


              Upuzun bir aradan sonra herkese merhaba:) Ben tam da şu an, işinin piri olan, ürünlerimizi alıp dükkandan çıktığımızda " Tam da bu işi yapmak için doğmuş " dediğimiz şirin mi şirin bir amcanın, bize elma, portakal, limon çaylarını koklattıktan sonra buda Enişteye dediği Aşk Çayını yudumluyorum:) İçinde yok yok, gül, nar, yasemin. Tadı da kokusu da muhteşem:)

 



              Epeydir uğramamıştım Kapalı Çarşı, Mısır Çarşısı taraflarına. Kapısından içeri girdiğinizde zaten tarihi atmosferi ve her daim olan kalabalığı karşılıyor sizi. Karşılıklı, sağlı sollu bitki çayı, rengarenk lokumlar ve baharatlar satan dükkanlar. Biraz ilerliyoruz ve bize lokum ikram eden amcanın dükkanından giriyoruz içeri. Ben kendimi tutamıyorum tabi ve elma, nar, limon ve aşk çaylarından alıyorum azar azar:) tabi lokumlar... Tatları muhteşem. Elmalı lokum favorim. Narlı, fıstıklı, güllü ve daha niceleri..

 
 

          İşte benim gibi bitki çayı sevdalılarına ben nereye düştüm böyle dedirtecek, kendini kaybedeceği kadar renkli, çeşit çeşit bitkilerin olduğu  tarih kokan bir yer Mısır Çarşısı. Epey kaldık ve elimizde poşetlerle ayrıldık.  Yine gelinmeli dedik. Ne zamandır uğramamıştım diyenlerdeniz siz de şu aralar hazır havalarda pek güzel giderken uğrayın derim;)



                                               

 

7 Ekim 2013 Pazartesi

Mekan: Tarihi Çınaraltı Çay Bahçesi




                               

                                             TARİHİ ÇINARALTI ÇAY BAHÇESİ
 

           Herkese Merhaba:) Kışın, sonbaharın sırasını fazlaca almış olduğu şu sopsoğuk günlerde hasta halimle, sıcacık mis gibi tarçın kokulu ıhlamurumla birlikte, tüm günü hasta yatağında geçirmiş biri olarak yepyeni yazımla karşınızdayım:)
   
                 Bu sefer Anadolu yakasının en sevdiğim yerlerinden biri olan Çengelköy'deyiz. Arabayı park eder etmez, Çengelköy'ün daracık sokaklarının birine atıyoruz kendimizi  ve bizi tazecik meyvelerin, sebzelerin olduğu küçük bi pazar karşılıyor. Pazarın sonuna doğru taptaze çileklerin olduğu bi tezgah görüyoruz, mevsimi olmadığı için şaşırıyoruz ve koca bir kese kağıdı almadan de edemiyoruz tabi:) tadı hala damağımda.
 
 
 
 
     Ara sokaklardan, ana yola çıkıp biraz yürüyünce görüyoruz tabelasını Çınaraltı çay bahçesinin. Burası oldukça bilinen bir mekanmış. Ünlülere de rastlayabilirmişiz burada. Ünlü fotoğrafçı Ara Güler mesela. Müdavimiymiş:)
 
 
Dışarıdan istediğinizi alıp getirebiliyorsunuz buraya. Böreğinizi, poğçanızı, sandeviçinizi. Ama içecek yasak. Bide mis gibi yanına çayınızı da aldınız mı artık hazırsınız o muhteşem İstanbul manzarasının keyfine doya doya varmaya.
 


O gün havanın da renkli olmasının da etkisinden mi bilmem fazlaca kalabalıktı Çınaraltı çay bahçesi. Ulu çınarın gölgesine eşini, dostunu alan herkes böreğimin yanına çayımı da bu güzel mekanda içeyim diye gelmiş. Boğaza nazır, mis İstanbul havası bi başka güzel Çengelköy'de.

 
 
 
       Ardından sahil boyunca yürüyüş yapmanızı tavsiye ediyorum sizlere. Boğaz köprüsünü tam karşıdan görebileceğiniz, güzel fotoğraflar çekebileceğiniz, sakin bi sahil yürüyüşü olacaktır sizlere. Bi tatil gününüz de Çengelköy sokaklarında, sahilinde ve Çınaraltı'nın sıcacık çayı eşliğinde geçmeli bence.
Bol keyifler:)
 
 

 

27 Eylül 2013 Cuma

Mekan: Bende hep MARKİZ



                                  


                            
                                     ESKİ ADI MARKİZ YENİ ADI YEMEK KLÜBÜ

                  Merhabalar.. Aslında uzun zamandır aklımda olan ama bir türlü sıranın oraya gelmediği, İstiklal Caddesinin bende vazgeçilmezi bir mekanla karşı karşıyasının bu yazıda. Yine sizi güzel güzel tarifler, karnı tok olanları bile acıktıracak güzellikte fotoğraflar ve mis gibi fettucini alfredo tadında anlatımlar bekliyor. Hazır olun ve kendinizi yazının tadına bırakın:)


                                   
          

      İstiklalin sonlarına doğru, Asmalımescide gelmeden, Terkos pasajını geçtikten sonra sağda kalıyor bu öncelerin Markiz Pastanesi şimdinin ise Yemek klübü. Öncelerden yani hala Markiz Pastanesi iken  Atilla İlhan'ların severek geldiği, en güzel şiirlerine yoldaşlık ettiği bi mekanmış burası. Tarihi atmosferini daha içeri girer girmez hissedeceksiniz zaten. Çinileri çok uzaklardan taşınmış buralara gelmiş ve hatta 3 tane kadın motifli çini olması gerekirken, bitanesi yolda gelirken kırıldığından, onun yerine boylu boyunca bir ayna konmuş. Zaten insan bu çininin 3.sü nerde diye demeden edemiyor:)

 
 
 
 
2 katlı bi mekan burası fakat 2. katı bana hiç Markiz'miş gibi gelmiyor. Orası daha günümüzü uygun haliyle, sanki sonradan yer olmadığında gelinsin diye yapılmış gibi. O yüzden o katta olmak hiç Markiz'e gelmiş hissi vermiyor insana.
Markiz'de yer bulmak hele hele de şu son yıllarda oldukça sıkıntılı. Özellikle de öğle ve akşam yemeği saatinde. Fiyatları da oldukça uygun.
 


           
    Taksim'e ne zaman gidersem, muhakkak Markiz'e uğramak istiyorum ve orda vakit geçirmeyi çok seviyorum. Yemeklerini, ordaki hoş sohbetleri, çayını hep keyifle anıyorum gün sonunda. Uğramadan geçmeyin! :)

 





20 Eylül 2013 Cuma

Ajandama Not





                                                                         EYLÜL..



                      Upuzun, dopdolu bir tatilin ardından aylardan yine Eylül.. En sevdiğim ay Eylül.. Belki de bu ay da doğduğum için. Hep farklı heyecanlarıma ortak olduğu için belki de. Bilinmez.. Ama bir gerçek var ki artık yola koyulma zamanı:) İşte tüm bunların yanında bol dinlenmeli, bol gezmeli ve mutluluk dolu bi yaz geride kaldı. Artık yepyeni planlar yapıp onları hayata geçirme zamanı.


 
 



                   Yaklaşık iki yıldır bir ajandam var ve gelecek planlarımı ona not edip, ardından gerçekleştirdiğimde planın yanına tick işareti koymak en büyük keyiflerimden. Yerinde saymadığımın, her günün anlamlı olup benim de bunun kıymetini bildiğimin en büyük göstergesi gibi hissediyorum ve bu beni mutlu ediyor:) Görmeyi istediğim, merak ettiğim yerler.. Satın alınacak ve hemen ardından okuma listeme dahil olacak dergiler, kitaplar.. Öğrencilerim için gerekli olan notlar.. Hepsi ajandam da yazılı. Önünüzü görmeniz açısından size de tavsiye edebilirim bunu. İşte tüm yaz boyunca pek dolmadı bu ajanda ve artık sayfalarını aşındırma zamanı Eylül'le birlikte..
          


               
 
 
Bu yaz erken veda edeceğe benziyor.. Buda bende artık kitap okuma saatlerinin yanına bitki çaylarının da eşlik edeceği anlamına geliyor:) Annemin meşhur karışımlarından demleme bitki çaylarımız pek lezizdir. Fazlaca yakışır kitaplarımızın yanına. Kitap demişken şu aralar Uçurtma Avcsının da yazarı Khaled Hosseini' ye sarmış bulunuyoruz. Son kitabı da çıkmış ve doğum günü armağanım olarak kız kardeşimden geldi bile..
 
 

 
 
     
 
Ardından İstanbul Modern'de Turgut Uyar'ın aynı adlı şiirinden uyarlanmış harika olduğunu okuduğum  "Göğe Bakma Durağı" adlı sergi merak ettiklerim arasında. Listede baş sıralarda.
20 Ekim'e kadar sergi devam ediyor.

     
            
 
 
 
 
Tiyatro.. Çok severim izlemeyi, bayılırım hatta. Ayda bir kez gitmeli bence herkes. Koca yaz sezon açılsa da güzel bi oyun izlesek diye dedim durdum ve İbb Şehir Tiyatroları programını açıklamış. Ekim başı oyunlar sergilenmeye başlıyor. Ama bize en yakın olan Reşat Nuri Sahnesinde oyun yazılmamış bu üzücü bi haber.. Programı incelemek için.
 
 
 
 
Gezi listem hep ama hep kalabalık, bilen bilir:) Muhakkak gitmeyi istediğim bi mekan, havasını solumak istediğim bi yer hep vardır. Havalar iyice soğumadan Zeyrek Sokaklarını keşfe çıkmak gibi bi niyetteyim. Her türlü tavsiyeye açığım:)
 

 
 
Bunlar benim hayata tutunmak için küçücük nedenlerim. Bunlarla hayat daha anlamlı. Neden sizin de olmasın ?

                  
     

 
 

23 Ağustos 2013 Cuma

Bozcaada Günlüğü






                                                      GÖRDÜĞÜM EN GÜZEL YER
                                                                      BOZCAADA



          Görmeyi en çok istediğim yerlerdendi Assos ve Bozcaada. Bir gün anneme tam da bu istediğimi anneme iletirken "Neden toplanıp gitmiyorsunuz ki?" cümlesini duyunca ben hemen plan program yapmaya koyuldum mutlulukla:) Şu an bulunduğumuz konum itibari ile de (Edirne-Eriklideyim) Bozcaada ulaşmak İstanbuldan gelmekten çok daha mantıklı olacağı için burdan gitmeyi tercih ettik. İstanbul Bozcaada arası yaklaşık 6 saat sürmekte. Biz burdan 3.5 saatte ulaştık oraya. Öyle merak ediyordum ki oradayken yaşayacaklarımı yolculuğu bile heyecan verici geçti bana. Ulaşım açısından aracınızla gitmeniz daha mantıklı olacaktır adaya. Çünkü görülmesi gereken yerleri minibüse taksiye ücret ödemeden rahatlıkla gidebilirsiniz. Bizim öyle bir şansımız olmadı:) İstanbul Seyahat ile Keşan-Geyikli arası yolculuğumuz başlamış bulundu artık. Hemen hemen 3 saat sürüyor. Yolculuk keyifli. Yollar düz, sıkıntısız. Hatta gün doğumunu Eceabat-Çanakkale feribotunda izledik sıcacık çayımızla o da ayrı bi keyifliydi. Gün ağarınca da 1 saatlik bir yoldan sonra artık Geyiklideyiz. Çanakkale'den direk Bozcaadaya kalkan deniz otobüsleri de varmış fakat biz onun saatine yetişemediğimizden böyle bir güzergah tercih etmek durumunda kaldık. Geyikli'de iner inmez, her tam saatler olan( sabah 8,9,10.. ), öğrenci fiyatının 3tl olduğu, yaklaşık yarım saat süren Geyikli-Bozcaada arabalı vapuruna bindik ve artık Bozcaadadayız:)
  
 
 
 
Kalacağımız yeri bir kaç gün önce internetteki araştırmalarımız sonucu bulduk. Öyle memnun kaldık ki pansiyonumuzdan bulduğumuz bulacağımız en güzel yer diye söyledik durduk kendimize. Cavit abinin babacanlığı, Zeynep ablanın muhteşem kahvaltısı envai çeşit reçelleri (kabak,karpuz,domates,nane,dut..) hiç ama hiç aklımızdan silinmeyecek. Adı Akdeniz Pansiyon. Ve biz Cavit abinin de indirimleriyle kişi başı oda ve kahvaltı 55tl ye konakladık. O hizmeti, o muhteşemliği fazla fazla karşılar. Manzara muhteşem, kahvaltısı harika ve odamız tertemizdi.
 
 

 
Akdeniz Pansiyon'nun terasından manzara
 



 Manzaramız 
 
 Muhteşem manzaraya karşı, güzel kahvaltımızın ardından artık adayı keşfe hazır durumdaydık. Eşyalarımızı koyduğumuz gibi başladık turumuza. İstediğimiz sokaktan girdik, bir diğerinden çıktık. Biri değil tüm sokakları muhteşem adanın. Şirin mi şirin kafeler, entel takılan restaurantlar.. Öyle güzel ki ada, öyle şirin ki her yeri. Muhakkak gelmeli, görmeli herkes.
 
                                                           Adadaki en beğendim ev


 
Meşhur Asmaaltı.
 
 
 
Sokaklarda kendimizi kaybettikten sonra, adayı daha da iyi anlamak, geçmişi hakkında fikir sahibi olmak adına ilk durağımız Bozcaada Müzesi oldu. İyi ki de öyle olmuş buda size tavsiyemdir. İlk müzeyi görün, ordaki tatlı amcanın anlattıklarını dinleyin. Adada hem Rum mahallesi hem de Türk mahallesi. Zaten evlerin mimarisinden farkediliyor. 1900'lerdeki fotoğraları, eskiden yaşayan Rumların eşyaları, fotoğrafları, Osmanlı zamanında Bozcaada şeklinde bölümlere ayrılmış biçimde sergileniyor müzede.
 
 
 
 
 
 
 
Müzede sergilenen temsili rum mutfağı
 
 
Müzenin tam karşısında, ilginç bi kafede mola verdik. Adı Bakkal. Mekan kadar çalışanları da farklı, özgün. Buzlu Latte içtik. 8tl. Çok sevdik. Tavsiye ederiz. Bizi kendimize getirdi. Yenilendik.
 
 
 

Bakkal Kafe
 

Soğuk Latte
 
Adada denize girilecek yerler kuzeyde kalıyor. Yerleşim yerinden biraz uzak. Minibüslerle 3tl ile Ayazma plajına, Habbele plajına ulaşabilirsiniz. Eğer arabanız varsa Akvaryum koyuna da gidilmeliymiş fakat bizim aracımız olmadığından göremedik koyu. Deniz muhteşem. Pırıl pırıl, cam gibi. Ama aşırı soğuk.Alışmak mümkün değil:)
 


 

Ayazma Plajı
 
 
Akşam yemeği için en çok alternatif balıktan yana. Ama balık sevmeyenler için zeytinyağlı ev yemekleri mevcut. Assos'da da olduğu gibi burda da Kabak Çiçeği Dolması ve Börülce meşhur. Tüm bunların yanına Ada mantısı ve Gözleme de tercihleriniz arasında olabilir. Balıkta muhakkak indirim isteyin!
 
 

Kabak Çiçeği Dolması
 
 
 
 
 
 
 

 
 
Ada'da damla sakızı çok ünlü. Damla sakızlı dondurmalar, Türk kahveleri en çok tüketilenler arasında. Bu bilgilerin ışığında yine adada en çok beğendiğim mekanlardan biri de Çiçek Pastanesi oldu. Çok hoş bi mekan, huzur dolu bi yer daha Bozcaadada. Uğramadan dönmeyin, damla sakızlı dondurmasını tadın!
 
 

 
 
 
 
Ada Kafe'de gelincik şerbetinin tadına baktık. Bu kafenin adaya armağanıymış. Tadı çok güzel. Buz gibi.
 
 
 
 

 
Veee son durağımız Bozcaada Kalesi. Adaya daha vapurla gelirken, ilk burası karşılıyor bizi tüm güzelliğiyle. Gecesi bambaşka güzel buranın, gündüzü bambaşka. Ada muhteşem, büyüleyici, görülmeye fazlasıyla değer.
  Neresi ünlüyse gittik, nesi meşhursa tattık, nesi alınacaksa aldık Bozcaada'dan:)
 
 

 

 
 

 
 
Hiç ayrılasımız gelmedi Bozcaada'dan. En kısa zamanda yeniden gelebilmenin hayallerini kurarak veda ettik adaya ve rotamız ASSOS..