24 Temmuz 2018 Salı

Çocuk Kitabı: Eyvah Kitap !






Eyvah Kitap!



         Herkese yağmurlu bir İstanbul gününden selamlar:) kış olsa böyle kapalı havalarda mutsuz olabiliyorum fakat yaz günlerinde özlediğimden midir bilinmez böyle kapalı havaları çok seviyorum. Ve en sevdiğimse bu havada evde olmak, çay ve kitap.. Çocuk kitabı yazılarıma ara verdiğim bir dönemde, muhakkak bu kitabı yazmalıyım dediğim bir kitaba rastladım. Günışığı kitaplığı hep favorimdir, söylerim. Fuarlarda saatlerce standından ayrılamam, tüm kitaplarını almak isterim. Öyle renkli, öyle eğlencelidir her bir kitabı. Usta yazarların kitapları yayınlanır hep. İşte onun kurucusunun bir kitabı bu sefer sizlerle paylaşmak istediğim. Sevimli, tontiş gülümsemesiyle Mine Soysal.








        Mine Soysal ablalarının aksine kitap okumaktan keyif almayan bir çocukmuş. Tıpkı etrafımda rastladığım, bana hep şikayet edilen bir çok çocuk gibi. Gezmek, yüzmek, sokaklarda koşmak, bisiklete binmek varken kitap okumak neden ki? Çok sıkıcı dermiş. Ama bir gün bir kitaba denk gelmiş ve dünyası değişmiş. Aslında kitap okumayı sevmemek değilmiş onun derdi. Doğru kitaba denk gelmemek.. Adını, yazarını hatırlamadığı o kitap hayatına yön vermiş ve kitabın konusunu, olanları hiç unutmamış. Bizim de vardır böyle hikayelerimiz. Küçükken bize rastlayan, hiç unutamadığımız o kitaplar. Ben hala ama hala İpek Ongun'un kitaplarını unutamam mesela:) Serra'yı, Oktay'ı, üniversite yıllarını, aşklarını, Özgür'ü.. Gençlik yıllarıma öyle tesir etmişti ki.. Yine alıp, seriye kaldığım yerden devam edebilirim sevinçle:) Hatırlıyorum. Bu kitaplar sayesinde sevmiştim okumayı.. O kitaplar sayesinde beynimdeki kilitli kapılar açılmıştı. Bu hepsine bedeldi.  

        

        İşte Mine Soysal on yıllık "Okuma Sohbetleri" serüveninde okullarda ilkokul 3. sınıftan lise sona kadar çocuklarla buluşup okuma eylemi ve kitaplar üzerine sohbet etti. Onların kitaplar hakkındaki düşüncelerini, neden sevip neden sevmediklerini, değişimlerini, şikayetlerini dinledi. Ve bu kitap o düşünceler sonucunda ortaya çıktı. 
 







      Yetişkinlerin - kapat artık o bilgisiyarı da azıcık kitap oku!- sitemleri, kendisi hiç kitap okumazken çocuğunun kitap kurdu olmasını bekleyenler, okullarda Türkçe derslerinde verilen kitapları hiç sevmeyip okumamak için direnenler, sadece kitap okuyarak mutlu olanlar, kitap okuduğu  için karizmasının çizileceğinden korkan ergenler, kendisine doğum gününde kitap armağan eden arkadaşından nefret edenler.. 


     Zeynep, 13 yaşında, 7. sınıf öğrencisi ; hangi kitabı okuyup okumayacağına babası karar verir.

     Sinan, 13 yaşında, 7. sınıf öğrencisi; ailesi sürekli ama sürekli kitap okur. O sırf bu yüzden ailesine inat olsun diye kitap okumaktan nefret ediyor. Annesinin önüne koyduğu kitapları okumak zorundadır. Sürekli abisiyle kıyaslanır. Çünkü abisi asla şikayet etmez.   

     Ozan, 11 yaşında, 5. sınıf öğrencisi; okullarda yapılan - ayın okuma öğrencisi - seçimlerine gıcık oluyor, manasız buluyor.

     Mine Soysal, öğrencilerin kitap okumaya dair düşüncelerini adeta bizlere bir tokat niteliğinde dile getiriyor. Gençler ne istiyor? Çocukları ne kadar anlıyoruz? Onların isteklerine ne ölçüde kulak veriyoruz ki? yi sorgulatıyor biz yetişkinlere, öğretmenlere. Benim de bi nebze olsa gerçekleri çocukların ağzından dinlemiş olmak farkındalığımı arttırdı. Çocukların mesajlarına doğru cevaplar verdiğimiz sürece onlar çok daha mutlu ve başarılı olacaklar. Kitap; ortaokul ve lise öğrencilerine hitap ediyor. Ve tabi ki tüm yetişkinlere;) Yeni kitaplarda görüşünceye dek.. ;)


Yazının sonuna sürpriz şarkı ;







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder